Sıfır Atık Vakfı tarafından ‘Plastiksiz Temmuz’ farkındalık kampanyası kapsamında hazırlanan yeni araştırma raporu, kamuoyuyla paylaşıldı. Bu raporda, küresel plastik krizinin ulaştığı şaşırtıcı boyutlar, çevresel, ekonomik ve toplumsal etkileri detaylı bir şekilde ele alınıyor. Krizin sürdürülemez hale geldiği vurgulanırken, plastik kullanımının geniş kapsamı, mikroplastiklerin yarattığı gizli tehlikeler ve döngüsel ekonomi yaklaşımıyla geliştirilebilecek çözüm önerileri inceleniyor. Rapora göre, plastik kirliliğinin etkileri yalnızca çevreyle sınırlı kalmıyor; insan sağlığını da ciddi şekilde tehdit ediyor.
“Mikroplastikler, hava, su ve gıda yoluyla vücudumuza giriyor ve bir insanın ortalama haftada 5 gram, yani bir kredi kartı kadar plastik tükettiği tahmin ediliyor” deniliyor. Mikroplastikler, anne karnındaki fetüsten kan dolaşımına, akciğer dokularından anne sütüne kadar pek çok alanda tespit edilmiş durumda. Bilimsel çalışmalar, bu mikroplastiklerin bağışıklık sistemi, hormon dengesi ve sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açtığını gösteriyor. Ayrıca, endokrin sistem bozuklukları, bağışıklık sisteminin zayıflaması, üreme sorunları ve kanser risklerinin mikroplastiklerle ilişkili olabileceğine dair kanıtlar giderek artıyor. Bu bulgular, plastik kirliliğinin insan hayatını doğrudan etkileyebileceğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
400 milyon ton plastiğin yalnızca yüzde 9’u geri dönüşüyor Raporda, 2024 yılı itibarıyla dünyada yıllık yaklaşık 400 milyon ton plastik üretildiği ve bunun yaklaşık yüzde 36’sının ambalaj malzemesi olarak, çoğunlukla tek kullanımlık ürünler şeklinde olduğu belirtiliyor. Bu miktarın yalnızca yüzde 9’u geri dönüştürülebiliyor, yüzde 19’u yakılıyor ve yüzde 50’den fazlası maalesef doğaya karışıyor. Her yıl doğaya karışan 11 milyon ton plastik atık, deniz canlılarının hayatını doğrudan tehdit ediyor. Bu durum, plastik üretimi ve atık yönetimi arasında büyük bir dengesizlik olduğunu gösteriyor. Üstelik, plastik üretiminin yüzde 99’u hala fosil yakıtlardan sağlanıyor, bu da konuyu bir iklim sorunu haline getiriyor.
Plastik atıkların kara ve deniz ekosistemlerinde neden olduğu onarılması zor zararlar raporda detaylandırılıyor. Örneğin, deniz kaplumbağalarının yüzde 90’ı, deniz kuşlarının yüzde 44’ü ve balina türlerinin yüzde 18’i vücutlarında plastik atık taşıyor. Plastik parçalar canlıların iç organlarını tıkayarak ölümcül sonuçlara yol açıyor Sindirilemeyen plastik parçalar, canlıların iç organlarını tıkayarak yaşamlarını sona erdiriyor. Ayrıca, mercan resiflerinin yüzde 85’inde plastik parçalarının yerleşmesi enfeksiyon riskini artırıyor. Plastik ağlar ve ambalajlar, canlıları fiziksel olarak tuzaklayarak tehdit ederken, toprakta biriken plastikler tarım arazilerinin verimliliğini düşürüyor ve toprak canlılarının genetik yapısını etkiliyor.
Ne yapmalı? Raporda, bireylerin plastik kullanımına karşı alabileceği etkili adımlar şu şekilde sıralanıyor:
- Plastik poşet yerine bez çanta, file veya sepet kullanmak
- Tek kullanımlık plastik şişeler yerine cam veya metal matara taşımak
- Plastik pipet yerine bambu, cam veya paslanmaz çelik alternatiflere yönelmek
- Ambalajsız ve dökme ürünleri tercih ederek plastik atık oluşumunu azaltmak
- Geri dönüşüm kutularını doğru ve etkin şekilde kullanmak
Bu adımlar, günlük hayatımızda yapabileceğimiz basit değişikliklerle plastik kirliliğine karşı etkili bir mücadele sunuyor.
Her yıl doğaya karışan 11 milyon ton plastik atık, deniz canlılarının yaşamını doğrudan tehdit etmeye devam ediyor. Plastik üretiminin ise yüzde 99’u hala fosil yakıtlardan sağlanıyor, bu da çevre koruma çabalarını acil hale getiriyor.