Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Türkiye Maden Zirvesi’nde İzin Süreleri ve Yeni Rezerv Keşifleri

    Türkiye Maden Zirvesi’nde izin süreleri ve yeni rezerv keşifleri hakkında en güncel bilgiler. Sektördeki gelişmeleri, fırsatları ve stratejileri keşfedin. Maden endüstrisine dair önemli detaylarla dolu bir içerik.

    Türkiye Maden Zirvesi'nde izin süreleri ve yeni rezerv keşifleri hakkında

    Hüseyin VATANSEVER

    Türkiye Maden Zirvesi’ne katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, madencilik sektöründe karşılaşılan izin süreçlerinin kısaltılması için yürütülen çalışmalara dikkat çekti. Yatırımcıların en büyük zorluklarının başında gelen uzun izin süreçlerine yönelik açıklamalarda bulunan Bakan Bayraktar, “Bir metalik maden sahası için arama süreci 7 yıl, kurum izinleri için 3 yıl ve üretime hazırlık için 3 yıl gerekmektedir. Yani, bir maden sahasının üretime geçebilmesi için en az 13 yıl beklemek zorundayız. Bu durumu iyileştirmek için gerekirse yasal düzenlemelere gideceğiz. Amacımız hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği artırarak, izin süreçlerini kısaltmak ve yatırım ortamını iyileştirmektir. Ayrıca, yeni rezerv keşifleri ile cari açığı azaltarak, kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” diye konuştu.

    “Orta ve Batı Karadeniz’de Önemli Rezervler Keşfettik”

    Sondaj ve arama çalışmalarına dikkat çeken Alparslan Bayraktar, “Son yıllarda artan sondaj ve arama faaliyetlerimiz sonucunda yeni maden yatakları keşfettik. Özellikle Orta ve Batı Karadeniz bölgesinde önemli bakır rezervlerine ulaştık. Bunun yanı sıra, arama çalışmalarının sürdüğü diğer sahalarda molibden, altın ve kritik minerallerin bulunduğu yeni alanlar, Türkiye’nin zengin maden potansiyelini gözler önüne sermektedir.” ifadelerini kullandı.

    Yurt dışında yürütülen maden arama çalışmaları hakkında bilgi veren Bayraktar, “Hammadde arz güvenliği çerçevesinde, sadece ülkemizde değil, Asya’dan Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Bu kapsamda, Nijer’de arama çalışmaları yaptığımız altın sahalarından birinde MTA IC ile 2025 yılında ilk üretime başlamayı planlıyoruz.” dedi.

    “Bor İhracatında Rekor Kırmayı Hedefliyoruz”

    Bakan Bayraktar, Türkiye’nin dünyadaki bor rezervinin yüzde 73’üne sahip olduğunu ve bu alanda yüzde 60’ın üzerinde küresel pazar payıyla liderliğini sürdürdüğünü belirterek, “2024 yılı itibarıyla 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı gerçekleştirmeyi ve bunun yüzde 97’sini ihracat olarak yaparak rekor kırmayı planlıyoruz.” şeklinde konuştu. Ayrıca, bor madenini katma değerli hale getirerek ara ve uç ürün olarak satmayı hedeflediklerini vurguladı.

    Bakan Bayraktar, “Savunma sanayiinde ve aşınmaya dayanıklı makine parçalarının üretiminde kullanılan bor karbür için Balıkesir Bandırma’da yıllık bin ton kapasiteli bir tesis kurduk ve üretim faaliyetlerimiz sürüyor. Çelik üretimi ve neodiyum mıknatıs gibi alanlarda kullanılacak 800 ton kapasiteli Ferrobor Üretim Tesisi’nin inşaatına da başladık. Bu tesisleri önümüzdeki günlerde hizmete açmayı planlıyoruz. Türkiye, nadir toprak elementleri alanında büyük bir potansiyele sahiptir. Nadir toprak elementlerini saflaştırarak nihai ham maddeye dönüştürecek endüstriyel tesisin kurulumu için farklı ülkelerle işbirliği görüşmeleri devam etmektedir. Bu alana yapacağımız yatırımlarla, ülkemizi dünyada nadir toprak elementleri üretebilen 5 ülkeden biri haline getirmeyi hedefliyoruz.” dedi.

    “Sürdürülebilirlik, Sektörün Temel Taşıdır”

    Dünyadaki yaklaşık 90 madenin 70’inin Türkiye’de bulunduğunu belirten Bayraktar, “Bu durum, ülkemizi uluslararası arenada oldukça önemli bir merkez haline getiriyor. Son 22 yılda madenciliğin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payını binde 6’lardan yüzde 1,4’e kadar çıkardık. Nihai hedefimiz bu oranı yüzde 5’e yükseltmektir.” dedi. Sürdürülebilirlik kavramının artık sektör için vazgeçilmez bir unsura dönüştüğünü ifade eden Bakan Bayraktar, “Karbon ayak izimizi azaltmak için gerekli enerji kaynakları maden sahalarına entegre ediliyor. Döngüsel ekonomi yaklaşımı ile atıkların geri dönüşümü sağlanarak doğal kaynak tüketimi azaltılmaktadır. Yeni teknolojiler, su ve enerji kullanımlarını azaltarak çevre dostu bir üretim süreci oluşturuyor. Ayrıca, maden işletmelerinin kendi elektrik üretmesiyle enerji maliyetleri düşmekte ve sürdürülebilir bir üretim modeli ortaya çıkmaktadır.” şeklinde konuştu.

    “Küresel Enerji Arenasında Kritik Bir Oyuncu Olmalıyız”

    Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, sektörü daha ileri taşıyabilmek için bazı destek taleplerinde bulundu. Yılmaz, “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yeni projelerin önünü açacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve sektörümüze yönelik öngörülebilir politikaların hayata geçirilmesi, yalnızca yerli yatırımcıları değil, yabancı sermayeyi de ülkemize çekecektir.” dedi. Mehmet Yılmaz, önümüzdeki dönemde küresel gelişmeler doğrultusunda insanlığın madencilik faaliyetlerini en az altı ila dokuz kat artırmak zorunda kalacağını belirtti ve “2025 yılı itibarıyla planladığımız faaliyetlerle kritik madenler konusunda aktif bir rol almak için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Çünkü global enerji noktasında da dünyada kritik bir oyuncu olmak durumundayız.” ifadelerini kullandı.