Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Türkiye Fuarcılık Sektöründe Hedefler ve Sorunlar

    Türkiye fuarcılık sektöründe hedefler ve karşılaşılan sorunlar üzerine kapsamlı bir inceleme. Sektörün gelişimi, fırsatlar ve zorluklar hakkında bilgi edinerek geleceğe yönelik stratejiler belirleyin.

    Türkiye fuarcılık sektöründe hedefler ve karşılaşılan sorunlar üzerine kapsamlı bir

    Nurdoğan A. ERGÜN

    Gerek organizasyon anlamında gerekse katılımcı sayısı bakımından, dünya fuarcılığı alanında önemli bir marka olan Almanya’nın hedeflerine ulaşmayı planlayan Türkiye, stand metrekare fiyatlarında Özbekistan ve İran’ın gerisinde kaldı. Fuar Yapımcıları Derneği Başkanı ve TÜYAP Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü’nün verdiği bilgilere göre, Türkiye’de fuarcılık sektörünün ortalama birim fiyatı 55 dolar iken, bu rakam Özbekistan’da 350 dolar, İran’da ise 300 dolara yükseliyor. Avrupa ortalaması ise 280 euro civarındadır. Türkiye’nin birim fiyatta geride kalmasının en önemli sebeplerinden biri, fuar şirketi enflasyonu. Öyle ki, ortalama 300 milyon euroluk ciro yapan sektörde, 300’den fazla firma faaliyet göstermektedir. Bu durum, beraberinde kalite sorununu ve düşük gelir dağılımını da getiriyor. Ersözlü, Almanya’nın fuarcılık cirosunun 30 milyar euro olduğunu belirterek, “Bu ciroyu sağlayan şirket sayısı sadece 37” açıklamasında bulundu.

    Pandemi sonrasında Türkiye’nin fuar atağı sayesinde Almanya’nın Dometex gibi markalaşmış bazı fuarını kapattığını kaydeden Ersözlü, yakalanan bu ivmenin kalite ve ciroya da yansıması gerektiğini ifade etti. Ersözlü’ye göre, bunun için sektöre girişlerde düzenleme yapılması gerekiyor.

    “Festival adı altında fuar yapılıyor”

    Türkiye’de kendi fuar alanına sahip kurumsallaşmış tek firmanın TÜYAP olduğunu belirten İlhan Ersözlü, Avrupalı birçok şirketin Türkiye’deki küçük fuar şirketlerini satın alarak ofis açtığını ve bu pazara girmeye çalıştığını aktardı. Önceden 250 bin TL sermaye ile fuar şirketi açılırken, mücadeleler sonrasında bu rakamın 1 milyon TL’ye çıktığını dile getiren Ersözlü, “Şu anda festival ve gün adı altında düzenlenen birçok fuar var. Örneğin ayakkabı festivali deniyor. Fuar denemez çünkü en az 5 bin metrekare kapalı alan olması gerekiyor. Ayrıca İSG kuralları, güvenlik, temizlik gibi şartlar mevcut. ‘Günleri’ adı altında düzenlenen bu organizasyonlar, kalite olarak sektöre ciddi zarar veriyor” dedi.

    Son yıllarda yaşanan ivmelere rağmen Türkiye’nin dünya fuarcılık pastasından aldığı pay yalnızca yüzde 1.5 olarak açıklanıyor. Ersözlü’nün verdiği bilgilere göre, NAFTA ülkeleri yüzde 20’nin üzerinde, Asya Pasifik ülkeleri yüzde 20, Avrupa Birliği ülkeleri ise yüzde 20’nin üzerinde pay alıyor. Türkiye’nin hedefi ise önümüzdeki 10 yıl içinde bu payı yüzde 5’e çıkarmak. Dünyada yıllık 31 bin fuar organize edildiğini belirten Ersözlü, bunun 7 bin tanesinin Çin’de düzenlendiğini ifade etti. “Çin, üretimde nasıl bütün sektörleri domine ettiyse, fuarcılık alanında da aynı şekilde etki alanını genişletiyor. Çin, Türkiye’deki büyük ölçekli fuarlarda da yer almak istiyor ancak belli bir metrekare ile sınırlıyoruz” dedi.

    Rusya ambargosu Türkiye’ye yönlendirdi

    Fuarcılık alanında Türkiye’nin iki önemli rakibi olduğunu belirten Ersözlü, şunları söyledi: “Aşağıda tüketim ürünleri grubunda Dubai, yukarıda ise sanayi fuarları alanında Moskova. Ancak Rusya’daki çatışmalar, o bölgenin fuarcılığını ciddi anlamda etkiledi. Ayrıca Rusya’ya yönelik ambargolar, özellikle ağır sanayi alanında Türkiye’yi ön plana çıkardı. Orta Doğu da bir yangın yeri. Dubai henüz toparlanamadı. Şu anda İstanbul önemli bir konuma geldi. Batı’nın da düşüşüyle birlikte, Türkiye’de iyi bir yatırım yapılması ve devlet politikası olarak bu sürecin desteklenmesi durumunda, Türkiye bir numaralı fuar destinasyonu ülkesi haline gelebilir. Kamu da fuarcılığın önemini kavramaya başladı. İstanbul Havalimanı’nın yanında, Atatürk Havalimanı veya Kurtköy civarında büyük bir fuar merkezi yatırımı öngörülüyor” dedi. Ersözlü, bu bölgelerin en avantajlı alanı İstanbul Havalimanı yanı olacağını vurguladı.

    “Türkiye katma değer satmak zorunda”

    Fuarcılık sektörünün ekonomik gidişat ve sektörel gelişmeler hakkında birebir bilgi verdiğini ifade eden Ersözlü, mevcut durumu şöyle özetledi: “Çin’in pazara hakim olduğu sektörlerde bizim firmalarımız rekabet sıkıntısı yaşıyor. Tekstil, tekstile mal ve hizmet üreten sektörler zor durumda. İplikçiler, ayakkabıcılar ve otomotiv sektörü sıkıntı yaşıyor. Otomotiv sektörüne hizmet verenler de problemli. İnşaat sektörü de büyük sorunlarla karşı karşıya. İnşaat sektörüne hizmet veren işletmeler de aynı şekilde zor durumda. Mobilya sektörü de sıkıntıda. Şu anda İnegöl ve Kayseri gibi yerlerde birçok kapanan şirket var. Finans yapısı güçlü olmayan, ‘nasıl olsa alıyor’ mantığıyla tek bir pazara hizmet veren işletmeler zor günler geçiriyor. Ancak takım tezgahları gibi farklı sektörler için üretim yapan firmalar daha iyi bir konumda.”

    Türkiye’nin katma değerli ürünlerle bu süreçten çıkabileceğini vurgulayan Ersözlü, “Örneğin blok mermer konusunda dünyanın en önemli rezervlerine sahibiz. Çin ve Hindistan bizden blokları 250 dolara alıyor, işledikten sonra bize bin dolara satıyor. Böyle geleceğini kurgulayamayan sektörler büyük sıkıntılar yaşıyor” dedi.

    TÜYAP 45’inci yılını kutluyor

    Bülent Ünal tarafından kurulan ve Türkiye’de 1979 yılından beri fuar organizasyonları düzenleyen TÜYAP Fuarcılık, 45 yıldır 50’ye yakın farklı sektöre hizmet vermektedir. 500’ün üzerinde çalışanıyla İstanbul’un yanı sıra Bursa, Konya, Adana, Samsun, Eskişehir, Gaziantep ve İzmir’de fuarlar organize eden TÜYAP, yurtdışında da 6 farklı ülkede fuar düzenlemektedir. 12 farklı ülkede milli katılımlar gerçekleştiren şirketin pazar payı ise yüzde 40’lar seviyesindedir. TÜYAP, 41 yıldır markalaşan Kitap Fuarı’nın yanı sıra tarım, makine, mobilya gibi ihtisas fuarlarıyla da ön plana çıkıyor. Türkiye genelinde 300 bin metrekarelik alana sahip olan şirket, 40’tan fazla fuar alanına sahiptir.

    Türkler katılmadı, Domatex kapandı

    Pandemi sonrasında tedarik zincirindeki değişikliklere paralel olarak fuarcılık sektörünün de yönünü değiştirdiğini ifade eden İlhan Ersözlü, “Almanya, Avrupa’nın bir numaralı fuar ülkesi konumundaydı. Ancak pandemi sonrasında dünyanın ekonomik ve güvenlik konjonktürü değiştikçe Almanya’daki fuarların da önemi azalmaya başladı. Özellikle Schengen vize sorunları, bizim lehimize çalıştı. Almanya’da fuarda standı olan birçok kişi vize alamadı. Bu durum, Avrupa’daki özellikle Almanya’daki fuarları lokal fuarlar haline getirdi ve ziyaretçi sayısında düşüş yaşandı. Örneğin Hannover’de 60 yıldır düzenlenen dünyanın en büyük halı fuarı Domatex’in yüzde 30’unu Türkler, yüzde 30’unu Çinliler oluşturuyordu. Türkiye, bu fuara katılmama kararı aldı ve İstanbul’da birlikte bir halı fuarı gerçekleştirdik. Tüm dünya devleri bu fuara katıldı. Bir yıl sonra Domatex çöktü. Türkiye’de mobilya, Maktek, mermer gibi belirli sektörlerde Avrupa’nın birinci, dünyanın sayılı fuarları oluşmaya başladı” dedi.