Başak Nur GÖKÇAM
Sürdürülebilirlik; günümüz dünyasının en çok tartışılan konularından biri haline gelmiştir. Hem büyük hem de küçük ölçekli şirketlerin bu alana yatırımlar yapması, sürdürülebilirlik kültürünün önemini ortaya koymaktadır. Ancak, sürdürülebilirlik yalnızca kuruluşlar için değil, bazı aileler için de köklü bir bilinç ve farkındalık olarak var olmuştur. Ozan Kuşçu, çalışma hayatına bir bankada başlamış olmasına rağmen, 4.5 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirdiği Narköy ile sürdürülebilirlik kültürünü benimseyen bir aile düzeninin öyküsünü yazmıştır. Narköy, 2 bini aşkın ata tohumuna ev sahipliği yaparak, doğanın sunduğu zenginlikleri korumayı ve geliştirmeyi amaçlayan bir yer. Burada atıkların gerçekten sıfır olduğu, gri ve siyah suyun arıtıldığı, doğanın olanı doğaya geri veren bir sistem mevcuttur. Bu tesis, insanın doğadan alabileceği kadarını almasını sağlarken, aynı zamanda doğa ile uyum içinde yaşamayı da teşvik etmektedir.
Turizm Anlayışı Değişiyor
Turizm sektörü, küresel karbon emisyonunun %12’sinden sorumlu bir endüstri olarak dikkat çekmektedir. Bu oran, sektörde bir dönüşüm gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır. Dünya genelindeki artan nüfus, yaşanan enflasyonist ortam ve stresli şehir yaşamı, insanların dinlenme ve turizm arayışlarını artırmaktadır. Eğer sürdürülebilirlikten bahsediyorsak, gelecek nesillere kaynak bırakmanın önemi gün geçtikçe daha belirgin hale gelmektedir. Bu bağlamda, 197 ülkenin bir araya gelerek imzaladığı anlaşmalar, turizm anlayışının da değişmesi gerektiğini göstermektedir.
Narköy’ün kurucu ortağı Ozan Kuşçu, bu değişim sürecinde Amerikan kültürüne uyum sağlama eleştirisi ile, gerçekten yeşil bir harita çizme hedefi taşımaktadır. 2005 yılında emekli öğretmen olan annesinin yaşam koçluğu yaptığı şirketi büyütme kararıyla Narköy’ü kurma sürecine girdi. 2007 yılında keşfedilen arazinin alınmasıyla birlikte, yatırımlar her geçen gün büyüdü ve tesis 2013 yılında faaliyete geçti. Kuşçu, bu süreçte yaşam koçluğu (NLP) ve sağlıklı yaşam için eğitimler aldığını belirterek, “Stratejik yatırımlarla zamanla büyüdük, kendi eğitmen sayımızı artırdık. Bugün Türkiye’nin birçok büyük şirketine, eksik olduğu alanlarda eğitimler veriyoruz” dedi.
Kuşçu, dünya genelindeki teknolojik eğilimlerle birlikte yeni yatırımlara yöneldiklerini ve özellikle eğitim teknolojilerine odaklandıklarını ifade etti. “2007 yılında kendi öğrenme portalımızı kodlattık ve e-öğrenme sürecine başladık. Ancak bunun yeterli olmadığını fark edince eğitimleri doğanın içine taşıdık. Doğayı, toprağı ve hayvanları gözlemleyerek eğitimlerimizi farklı bir boyuta ulaştırdık. Eğitim otelimizi organik tarım çiftliği ile birleştirdik. Narköy toprakları hiçbir şekilde kimyasal gübreyle tanışmamıştır. Bugün burada annem Nardane Kuşçu’nun (Naranne) emeğiyle 2 bini aşkın ata tohumundan oluşan bir tohum bankası bulunmaktadır” diye ekledi.
İmar Düşümü Talep Ettik
Narköy, turizm bölgesi ilan edilmesiyle imara açılmış olsa da, Ozan Kuşçu, Turizm Bakanlığı’na imar düşüm dilekçesi verdiklerini belirtti. “Bakanlık, ilk kez böyle bir durumla karşılaştığında babama neden düşürüldüğünü sordu. Ancak biz, kendi hedeflerimizden sapmamak adına bu oranı reddettik ve %60’lık imar iznini %30’a düşürdük. Bugün o %30’luk hakkımızın sadece %5’ini kullanıyoruz” şeklinde bilgi verdi.
Narköy’deki aktivitelerin tamamının doğayla iç içe ve doğadan faydalanarak gerçekleştirildiğini vurgulayan Kuşçu, “İnsanlığın doğayla bütün olmaya ihtiyacı var. Ne yazık ki, gerçek becerilerden kopmuş durumdayız. Bu durum, günümüz kurumsal dünyasının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Birçok kavram sürekli konuşuluyor ama sadece kelimelerle sınırlı kalıyoruz. Beceri ile kavram arasındaki farkı bilmiyoruz. Çünkü sorunu aramıyoruz ki çözelim…” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Çakal Karpuzu Diyarı
Narköy’ün kurucu ortağı Ozan Kuşçu, buranın başlangıçta killi bir toprak olduğunu ve bu nedenle verimsiz bir alan olarak kabul edildiğini ifade etti. “Annemin emeği büyük, onun çalışmaları gösterdi ki toprakla ilgilendiğinizde, size karşılığını er ya da geç veriyor. Burası verimsiz bir arazi iken bugün çakalın karpuz seçtiği bir yer haline geldi. Ben annemden öğrendim ki çakallar, temiz toprakta yetişen en iyi karpuzu seçermiş. Bugün Narköy, karpuzların seçildiği bir tesis. Hatta buradaki deneyimlerimi kaleme alarak ‘Çakal Karpuzu’ adında bir kitap yazdım. Bu kitabın, aradığını bulamayanlar için bir rehber olmasını istiyorum” diye ekledi.
Nar-Eco ile Genç Girişimcilere Destek
Sürdürülebilirlik ve hesap verilebilirliğin Narköy’ün ana mekanizması olduğunu ifade eden Ozan Kuşçu, “Nar-Eco olarak kurduğumuz alt markamız ile bu alanda danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilirlik, Yeşil Mutabakat’a hazırlık ve ekolojik yaklaşım gibi birçok konuyu kurumsal firmalara anlatıyor ve onları yönlendiriyoruz. Özellikle genç girişimcileri, sürdürülebilirlik alanındaki girişimlerinde desteklemek amacıyla, küçük bir fonla destekliyoruz” dedi.