Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Sabancı Üniversitesi’nden Devrim Niteliğinde Atık Su Arıtma Projesi

    Sabancı Üniversitesi, çevre dostu ve yenilikçi atık su arıtma projesi ile su kaynaklarını koruma yolunda devrim niteliğinde bir adım atıyor. Bu projeyle atık suların arıtımı daha verimli hale gelecek ve sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir katkı sağlanacak.

    Sabancı Üniversitesi, çevre dostu ve yenilikçi atık su arıtma projesi

    Hamide HANGÜL

    Sudaki kirliliği azaltmak amacıyla dünya genelinde birçok proje hayata geçirilirken, bu alanlarda önemli bir atılım da Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nden Dr. Morteza Ghorbani ile Prof. Dr. Ali Koşar tarafından geliştirilen atık su arıtma projesiyle gerçekleşmiştir. Oxford Brookes Üniversitesi (OBU) ve Sabancı Üniversitesi (SÜ) işbirliğiyle yürütülen AquaCav adlı bu proje, her iki ülkede de atık su arıtımında devrim niteliğinde bir çözüm sunuyor. Dr. Ghorbani’nin yürütücülüğünü üstlendiği “AquaCav: Kavitasyon Kabarcıklarının Gücünü Kullanarak Su Arıtma” çalışması, Uluslararası Bilim Ortaklığı Fonu (ISPF) tarafından British Council’dan desteklenmeye değer görüldü.

    Bu proje, sudaki per- ve poliflorlu maddelerin (PFAS), mikroorganizmaların yanı sıra pet şişelerde, kozmetikte ve ilaçlarda bulunan kimyasalların temizlenmesine odaklanarak sürdürülebilir su yönetimini amaçlıyor.

    “Bakteri ve ilaç kalıntılarında etkili oldu”

    Projenin detaylarını ve mevcut durumunu Dr. Morteza Ghorbani ve Prof. Dr. Ali Koşar ile görüştük. Su arıtımı konusunda dört yıldır çalışmalarını sürdüren Dr. Ghorbani, gerçekleştirdikleri deneylerin sonuçlarını şu şekilde açıkladı: “Deneylerimizde elde ettiğimiz kabarcıklar, bakteriler üzerinde oldukça etkili oldu ve sıvıdaki bakterileri tamamen etkisiz hale getirdi. Ayrıca, ilaç kalıntıları üzerinde de olumlu sonuçlar elde ettik. Bu tür kimyasallar için etkili bir teknoloji bulunmamakta. Geliştirdiğimiz projeyle PFAS’lar üzerinde son derece etkili olduğumuzu gözlemledik” dedi. Antibiyotikler başta olmak üzere ilaçlardaki kimyasalların doğaya ve denizlere karışmasının, o suyu tüketen canlılar aracılığıyla çevre ve insan sağlığına zarar verebileceğine dikkat çeken Ghorbani, “Bu nedenle, atık sulardaki ilaç kalıntıları mutlaka giderilmeli ve dezenfekte edilmelidir” vurgusunu yaptı.

    “Saatte 200 litre arıtabiliyoruz”

    PFAS ölçen bir sistemin mevcut olmadığını, ancak 10 binden fazla türünün bulunduğunu belirten Ghorbani, “Bu kimyasalları ya da mikroorganizmaları bu teknolojiyle etkili bir şekilde ortadan kaldırabiliyoruz. Geliştirdiğimiz yöntem, maddelerin giderilmesinde yüksek etkinlik gösteriyor. Dünyada bu kapsamda PFAS gideren başka bir teknoloji yok. Biz saatte 200 litre, günde ise 5 ton arıtma kapasitesine sahibiz. Şu anda apartman ve sitelerde de kullanılabilecek bir sistem geliştirmiş durumdayız. Hem maliyet açısından düşük, hem de mevcut sistemlere kolayca entegre edilebiliyor. Arıtım kapasitemizi daha da artırmayı planlıyoruz” diye ekledi.

    “Site ve apartmanlarda kullanılabilir”

    Proje ekibinin lideri Prof. Dr. Ali Koşar, hidrodinamik kavitasyon yöntemi ile mikro ölçekte reaktör tasarladıklarını ve bu sistemin büyük arıtma tesislerinde de kullanılabileceğini belirtti. Projenin British Council’dan 100 bin pound (yaklaşık 5 milyon TL) destek aldığını ifade eden Koşar, “Kimyasalları tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Şu anda geliştirdiğimiz sistem, üstün bir teknoloji olarak karşımıza çıkıyor. Amacımız, sudaki maddeleri yok ederek doğaya temiz bir şekilde bırakmak” dedi.

    Sudaki kirecin de temizlenmesine yönelik bir soruya yanıt veren Ali Koşar, “Mikro ölçekli veya topaklanmış parçacık kümeleriyle ilgili çalışmalar yaptık. Kimyasal maddeleri ortadan kaldırdığımızda, kireç de doğal olarak aradan çıkacaktır” şeklinde konuştu. Projenin apartmanlar ve siteler tarafından da kullanılabileceğine dikkat çeken Koşar, “Kavitasyon uygulamamız, bir sitede bağımsız olarak kullanılabilir. Herhangi bir tesisat sistemine entegre edilip çalıştırılabilir” dedi. Bu yöntemin, musluktan akan suyun temizlenmesi için de kullanılabileceğini ve böylece daha temiz bir su içilebileceğini dile getiren Koşar, Avrupa’da geliştirilen yöntemlerle musluk suyunu içme suyu olarak kullanabildiğini belirtti.

    “Türkiye’deki bir arıtma tesisine de bu sistemi kurabilmeyi çok isteriz”

    Projenin Sabancı Üniversitesi tarafından desteklendiğini ve İsveç Stockholm’den de davet aldıklarını ifade eden Dr. Morteza Ghorbani, “İsveç’teki bir arıtma tesisinde bu sistemi uygulayacağız. ‘Kavitasyonla kimyasalları yok edebilir miyiz?’ diyerek onlardan talep geldi ve çalışmalara başladık. İngiltere ile birlikte yürütüyoruz, Türkiye’de de umarım yakında başlayabiliriz. Türkiye’deki bir arıtma tesisine bu sistemi kurmak ve olumlu sonuçlarını görmek istiyoruz. Çünkü bu teknolojiyi Türkiye’den biz geliştiriyoruz. Patent başvurumuz da yapıldı” dedi. Ghorbani, iklim değişikliği bağlamında 2030 yılına kadar tüm arıtma tesislerinin güncellenmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, bir AB projesi için başvuruda bulunduklarını ve en az 1 milyon Euro tutarında bir hibe almayı umduklarını sözlerine ekledi. Farkındalık oluşturmak istediklerini de belirtti.