Başak Nur GÖKÇAM
İnsan sağlığı ve çevre üzerinde ciddi tehditler oluşturan plastik krizi, günümüzde hiç olmadığı kadar derinleşmiş durumda. Bu kriz, ekosistemlerin doğal dengesinin korunmasını neredeyse imkânsız hale getirmiştir. Yapılan hesaplamalara göre, yıllık plastik üretimi 450 milyon tonu aşarken, bugüne kadar üretilen plastik miktarı 12 milyar tonu bulmuştur. Bu devasa üretimin yalnızca yüzde 9’u geri dönüştürülmüşken, geri kalan kısmı ya çevreye karışmakta ya da yanlış atık yönetimi uygulamaları sonucunda farklı formlara dönüşmektedir. Plastiğin aşırı üretimi, hem çevreyi hem de insan sağlığını tehdit eden en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir.
Plastik krizi bu denli büyürken, plastik endüstrisinin amacı ise önümüzdeki 20 yıl içinde plastik üretimini üç kat artırmaktır. Ancak, bu genişleme sürecinin önünde Plastik Anlaşması gibi önemli bir tehdit bulunmaktadır. Müzakereleri devam eden anlaşmanın imzalanması beklenirken, 2024 yılında Güney Kore’nin Busan kentinde planlanan görüşmelerin 2025 yılının başında sonuçlanması umuluyordu. Fakat, anlaşmanın gelecek bahara ertelendiği bildirilmektedir. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi alanında çalışan Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, plastik üreticisi devlet ve şirketlerin bu anlaşmayı engellemeye yönelik çabalarının müzakereleri tıkadığını ifade etti. Gündoğdu, “Anlaşmanın imzalanması, Suudi Arabistan’ın liderlik yaptığı bir grup ülkenin direnişi nedeniyle sonuç bulamadı ve yeni seneye kaldı. Anlaşma metninin son haline getirilmesi 2025’teki bir sonraki toplantıya ertelendi. Ancak, kuvvetli adımlar talep eden ülkelerin mücadelesi devam ediyor. Zayıf bir anlaşmanın kabul edilmemiş olması, daha güçlü bir metin üzerinde uzlaşmanın mümkün olabileceğine işaret ediyor” dedi.
Plastik Endüstrisi Hedef Şaşırtıyor
Plastik üretimini kısıtlayacak küresel bir anlaşmanın müzakere edilmesi, geçmişteki deneyimlerle de pek kolay olmadı. Gündoğdu, “Plastik kirliliği ile ilgili ilk çalışmaların yapıldığı 1970’lerden bu yana, plastik krizinin çözümünün atık yönetimi gibi ‘havza altı’ yöntemlerle çözülebileceği düşüncesi hâkim oldu. Hatta plastiğin insan sağlığı üzerindeki etkileri araştırılana kadar, deniz bilimcileri plastik kirliliği ve etkilerine dair projelere verilen desteklerden şikayet ediyorlardı. Plastik Anlaşması müzakereleri, bu durumun sürdürülemez olduğunun fark edilmesiyle başlatıldı. Ancak, plastik endüstrisi, önümüzdeki 20 yılda üretimini üç kat artırarak yılda 1,5 milyar tona ulaşmayı hedefliyor. Bu durum, hali hazırda yönetilemeyen kirlilik sorununu daha da derinleştirecektir” ifadesini kullandı.
Müzakerelerde Sabotaj Girişimleri
Kasım ayının sonunda Busan’da gerçekleşen müzakerelere, plastik endüstrisinin sabotaj girişimlerinin damga vurduğunu belirten Gündoğdu, “Plastik endüstrisi denildiğinde yalnızca şirketler akla gelmemeli; bazı durumlarda bu şirketler devletleri temsil etmektedir. İlk akla gelen ülkeler arasında Çin, İran, Rusya ve Suudi Arabistan gibi devletler yer alıyor. Bu ülkeler, Anlaşma’nın etkisiz olmasını sağlamak ve ana omurgasını gönüllü faaliyetlere yönlendirmek için yoğun çaba sarf ediyor. Ayrıca, ABD de, daha önce plastik üretimini azaltmayı destekleyen tutumunu, iktidar değişiminden kısa süre sonra değiştirdi. Benzer düşüncelere sahip ülkelerin müzakereleri tıkamaya yönelik ilk önerisi, toplantının ilk gününde yapıldı. Her ne kadar bu öneri kabul edilmemiş olsa da, bu durum toplantının neden başarılı bir şekilde sonuçlanamadığına dair çok şey anlatıyor” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin Müzakerelerdeki Tutumu
Müzakerelerin ikinci günü itibarıyla, plastik üretimini azaltmaya ve plastiğin tüm yaşam döngüsünü dikkate alacak güçlü hukuki yükümlülükler talep eden ülkelerin sesleri daha fazla duyulmaya başlandı. Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, “Panama, Kolombiya, İsviçre ve Avrupa Birliği, plastik kirliliği krizinin aciliyetini vurgulayarak daha hızlı ve etkili müzakereler için çağrıda bulundular. Son genel kurul toplantısında Ruanda 85 ülke adına, Meksika ise 95 ülke adına güçlü açıklamalar yaptı. Ancak Türkiye, herhangi bir gruba katılmamak yönünde bir tutum sergileyerek sessiz kalmayı tercih etti. Kıyıları tehdit altında olan Türkiye’nin bu müzakerelerdeki sessizliği dikkat çekici” dedi.
Yasal Yaptırım İçin Plastik Anlaşması Kararı
Endüstrinin sürdürülebilir olmayan üretim hedefleri nedeniyle Birleşmiş Milletler üye devletleri, Şubat 2022’de Kenya’nın Nairobi kentinde bir araya gelerek plastik kirliliğinin ana nedeni olan plastik üretimini de kapsayacak, yasal yaptırımları olan bir anlaşmanın hazırlanması için fikir birliğine vardılar. Bu bağlamda, sözleşmenin yayınlanması kararı alındı.