Otomotiv Sektörünün 9 Aylık Performansı
Eroldu, düzenlediği basın toplantısında otomotiv sektörünün 9 aylık karnesini değerlendirerek, sektörün geleceğine dair öngörülerini paylaştı. Bu dönemde toplam üretimde yüzde 7’lik bir gerileme yaşandığını belirten Eroldu, ihracatın adet olarak aynı seviyede kaldığını aktardı.
Toplam ihracatın 26,7 milyar dolarla artmaya devam ettiğini vurgulayan Eroldu, şöyle konuştu:
- “Aylık ihracat rakamlarına baktığımızda eylül ayı, 3,4 milyar dolarla otomotiv sanayisi için en yüksek ihracatın yapıldığı ay oldu. Bu durum oldukça sevindirici. Bu süreçte ana firmalarla birlikte tedarik sanayisinin artan ihracatı da önemli bir rol oynadı.”
- “Diğer bir sevindirici nokta ise, adetsel ihracatımızın yaklaşık 90 bin adetle geçen yılın eylül ayına göre yüzde 16’lık bir artış göstermesi. Bu, yıl sonu için olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor.”
Eroldu, 9 ayda otomotiv endüstrisinin, toplam Türkiye ihracatının yüzde 16,2’sini gerçekleştirdiğine dikkat çekti.
Türkiye’nin otomotiv sanayisinin kilogram başına ihracat gelirindeki gelişmelere değinen Eroldu, otomotiv ana sanayisinin geçen yıl 11,17 dolar olan kilogram değerinin, bu yıl 12,02 dolara yükseldiğini bildirdi. Eroldu, otomotiv sanayisi olarak ülkede yarattıkları değeri artırmayı sürdürdüklerini vurguladı.
AVRUPA’NIN 2025 HEDEFİ
Eroldu, Avrupa pazarında yaşanan azalma ve durgunluğa dikkat çekerek, ağustos ayında Avrupa pazarının yüzde 18 oranında gerilediğini söyledi. Eylülde de, İspanya hariç büyük pazarların daralmaya devam ettiğini kaydetti:
- “Şu anda Avrupa’da 2024 yılı ortalamasında, geçen yıl yüzde 13,9 olan BEV araçların pazar payı, bu yılın ilk 8 ayında yüzde 12,6’ya gerilemiş durumda. Özellikle Almanya bazlı teşviklerin kaldırılması, bu düşüşte etkili olan faktörlerden biri.”
- “Daha önce bu kararların alındığında yapılan beklentilere göre büyük bir makas oluştu. O zamanki öngörü, 2025’te yüzde 30’luk bir tam elektrikli pazar payının oluşmasıydı. 2022’de bu oran yüzde 14 olarak belirlenmişti. Ancak bu hedefin gerçekleşmeyeceği görülüyor.”
Eroldu, Avrupa’da elektrikli araç talebinde bir yavaşlama yaşandığına da dikkat çekti. Bir yandan yüksek bir yatırım ihtiyacı bulunurken, diğer yandan kar marjlarının düşen pazarda büyük bir baskı altında olduğunu vurguladı. Eroldu, “Özellikle elektrikli araçlarda karlılıklar, diğer araçlara göre daha düşük. Bunun yanında tedarikçi kaynaklı üretim problemleriyle de başa çıkmaya çalışıyorlar. Yani Avrupalı üreticiler için oldukça derin bir sorunlar yumağı var. Bunları çözmeleri gerekiyor, ancak tüm bunların Türk otomotiv sanayisine de yansımaları olacaktır.” dedi.
TÜRKİYE’NİN ELEKTRİKLİ ARAÇ DURUMU
Türkiye’deki elektrikli araçların durumuna da değinen Eroldu, 2022’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı “Mobilite Araç Teknolojileri Yol Haritası” ile Türkiye için birtakım hedefler belirlendiğini ifade etti:
- “2025 yılı için belirlenen hedef, hafif araçlarda yüzde 10 pazar payı elde etmekti. Şu anda otomobilde belli bir seviyeye gelinmişken, hafif ticari araçlarda henüz istenen seviyeye ulaşılamadı. Toplam hafif araçlarda 2024’te 9 aylık gerçekleşme yüzde 7,2 olarak kaydedildi. Bu hedefe ulaşmak için daha çok yol kat etmemiz gerekiyor.”
- “Parka baktığımız zaman, 2025 hedefi 402 bin. Şu anda Ağustos 2024 itibarıyla 137 bin seviyesindeyiz. Dolayısıyla, park henüz istenen olgunluğa ulaşmamış durumda.”
- “Diğer taraftan şarj istasyonları ve şarj noktaları açısından, 2025 hedefi ülke olarak yüzde 30’u DC olan 53 bin adet şarj soketine sahip olmaktı. Şu anda bu sayı 22 bin 500 civarında ve bunun yüzde 36’sı DC. DC oranımız oldukça iyi. Avrupa ile karşılaştırıldığında Türkiye’deki şarj noktaları sayısı da oldukça tatmin edici.”
TEŞVİKLERİN REKABETİ BOZAN ETKİLERİ
Eroldu, “yabancı yatırımcılara verilen teşviklerin yerli üreticiler üzerindeki etkisine” yönelik soruya şu yanıtı verdi:
“Rekabetin bozulmasını kimse istemez. Şu anda yeni yatırımlarda yatırım teşvik belgesi çıkmadığı için verilen teşviklerin boyutunu tam olarak göremiyoruz. Türkiye’de bir mevzuat var ve bu mevzuata göre verilebilecek teşvikler belirli. Ancak basından okuduğum kadarıyla, bu konuda farklı yorumlar yapılıyor ve ‘Şu olacak.’, ‘Bu eklenecek.’ gibi ifadelerle gündeme geliyor. Fakat henüz kesin bir bilgi olmadığı için yorum yapmak sağlıklı olmayacaktır.
Alınan duyumlar ve istihbaratlar doğrultusunda bazı şeylerin yazılmaya başlandığı duyuluyor. Ancak mevzuat açısından bakıldığında, kurulu kapasitenin yaklaşık yüzde 15’i kadar bir hak var. Bu herkes için açık bir durum. Ancak basında takip ettiğim kadarıyla, bundan daha fazla teşviklerin geleceği söyleniyor. Ancak bunların rekabeti çok fazla bozacak seviyede olmaması gerektiğini düşünüyorum.”