Sevilay ÇOBAN
Hummingdrone şirketinin kurucusu Orkun Aşa, Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olmasının ardından, 2019 yılında otonom insansız hava araçları üreten ve geliştiren bir girişim olarak Hummingdrone’u hayata geçirdi. Aşa, girişimini “Yapay zekâ ile çeşitli analizler yapabilen, iklim kriziyle mücadelede güneş enerjisini daha etkili hale getirmek için teknolojiler geliştiren bir şirket” olarak tanımlıyor. Şirketin hedefi, ABD ve Belçika’daki rakiplerini geride bırakarak dünya liderliğine ulaşmak.
Aşa, Hummingdrone’un kentsel haritalamadan afet yönetimine, tarımdan enerji nakil hatlarının denetimine kadar birçok alanda havadan değerli iç görüler sunarak problemlerin çözümüne katkı sağladığını belirtiyor. “Şu anda odak alanımız güneş enerjisi. Güneş Enerjisi Santralleri’nde (GES) otonom dronelar ve özel yapay zekâ sistemlerimizle denetimler yapıyoruz. Bu denetimlerde sorunları tespit ederek üretim kayıplarının önüne geçiyoruz. Kırıklar, panel kalitesi, tozlanma ve kirlilik gibi nedenlerle ciddi üretim kayıpları yaşanıyor. Biz bu kayıpları tespit edip otomatik olarak raporluyoruz” diyor.
2 Milyon Dolar Değerlemeyle 185 Bin Dolarlık Yatırım
Aşa, girişim serüveninin 2019 yılında İTÜ ve TÜBİTAK 1512’nin ortaklaşa geliştirdiği proje kapsamında başladığını belirtiyor: “TÜBİTAK 1512 projesine başvurduk. İTÜ Çekirdek’in desteğiyle ve İTÜ Arı Teknokent ile şirketleştik. Daha sonra İTÜ Çekirdek Big Bang’e başvuruda bulunduk ve ödül aldık. TÜBİTAK’tan 1512, 1507 ve KOSGEB desteklerimiz var. Yakın zamanda bir yatırım turunu tamamladık. Şu anda İş Bankası Yapay Zekâ Fabrikası, 100. Yıl Yatırım Fonu, Kerim Baran, Figen Korun, Ertunç Özcan ve Orhan Mutlu Topal’dan 2 milyon dolar değerleme ile toplamda yaklaşık 185 bin dolarlık bir yatırım aldık. Tohum öncesi yatırım turumuzu kapattık. Bu yatırım sonrasında özellikle Türkiye’deki güneş enerji santrallerine odaklandık.”
Aşa, kendi alanındaki iddiasını “Detaylı ve hassas raporlar üretebilen geliştirdiğimiz teknoloji ile dünyadaki üç startuptan biriyiz” sözleriyle ifade ediyor ve şöyle devam ediyor: “Çünkü derin teknoloji alanındayız. Ar-Ge’miz 7 sene sürdü. Yapay zekâ teknolojimiz, analizler yapabiliyor olmak ve bunları otomatik raporluyor olmak, dron ile otonom veri toplamak oldukça ciddi bir Ar-Ge, maddi güç, zaman ve emek gerektiriyor.”
Aşa, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ardından Hatay’da çalıştıklarını belirtiyor ve geliştirdikleri teknolojinin afet durumundaki etkinliğini şu sözlerle açıklıyor: “Bölgede enerji hatlarının denetlenmesi konusunda çalıştık. Deprem sonrasında kentin yaklaşık 2,5 km’lik bir alanının modelini çıkarttık. Yıkılmış ve hasarlı binaları tespit ettik. Ayrıca enerji hatlarına da baktık, elektrik verilebilir mi diye. Arama kurtarmada elektrik çok önemli. Çok alçak bir drone ile alanı 3 boyutlu olarak raporlayabildik. Bazı insanların kurtarılmasına ön ayak olduk. Dolayısıyla kısıtlı kurtarma gücünü doğru yönetebilmek hayati önem taşıyor.”
Güneş Enerjisi Kurulu Gücünün Yüzde 5’ini Yok Gibi Düşünün
Aşa, Türkiye’deki güncel GES kapasitesinin yaklaşık 17 gigawatt olduğunu belirtiyor: “Tüm dünyadaki güneş enerjisi kurulu gücünün %5’ini yok gibi düşünebilirsiniz. Türkiye’de bu oran %8. GES’lerin %8’i kirlilikten veya arızadan dolayı çalışmıyor. Bizim teknolojimiz sayesinde karbon salınımları da azalmış oluyor. Yerli, yerel enerjiyi destekleyerek, yerel olarak ürettiğimiz her enerji bizim için çok değerli.”
Dünyadaki İki Rakibimizi de Geçerek, Liderliğe Çıkacağız
Aşa, Hummingdrone’un hedefinin 2024 sonunda Türkiye pazarında 200’den fazla müşteriye ulaşmak olduğunu ifade ediyor: “Şu anda Amerika ve Avrupa’dan ciddi talep alıyoruz. Bunları kısmen karşılıyoruz. Ancak hedefimiz 2025’ten itibaren daha dönüştürücü bir etkiyle Avrupa’da da bulunmak. Türkiye’de rakip diyebileceğimiz bir firma yok. Dünyadaki iki rakibimizden biri Amerikalı, diğeri Belçikalı. Geliştirdiğimiz yeni teknolojilerle onları geçmeyi hedefliyoruz. Nihai amacımız dünya liderliğine ulaşmak.”
Amaç GES’lerin Daha Verimli Çalışmasını Sağlamak
Aşa, iklim krizinin ana kaynağının sera gazı salınımları olduğuna dikkat çekiyor: “Bugün baktığımızda, tüm sera gazı salınımlarının yaklaşık %75’i mevcut enerji sistemleri kaynaklı. Yani fosil yakıt, kömür gibi enerji kaynakları temelli. Dolayısıyla bu durumu acilen değiştirmemiz gerekiyor. Bunu değiştirebilmek için elimizdeki en büyük güç aslında güneş enerjisi. En ekonomik, en kolay kurulabilen ve en rahat yönetilebilen enerji kaynağı. Dolayısıyla, yaptığımız iş ile güneş enerjisi santrallerinin daha verimli çalışmasını sağlıyoruz.”