Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    ENSİA Başkanı Alper Kalaycı’dan Enerji Teşvikleri Üzerine Değerlendirmeler

    ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, enerji teşviklerini değerlendiriyor. Yenilenebilir enerjiye dair önemli yorumlar ve öneriler.

    ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, enerji teşviklerini değerlendiriyor. Yenilenebilir enerjiye dair

    Özlem SARSIN

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı kapsamında enerji yatırımlarına yönelik teşvikleri inceleyen Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, İzmir’de teşviklerin kısıtlı olduğuna vurgu yaptı. Rüzgâr enerjisi konusundaki düşüncelerini paylaşan Kalaycı, İzmir’in sadece Türkiye’de değil, dünyada da ana ve yan sanayi yatırımlarında öne çıkan kümelenme merkezlerinden biri olduğunu belirterek, kentin yalnızca yüzer denizüstü rüzgâr enerjisi (offshore) platformu üretimine odaklanan teşviklerin yetersiz kaldığını ifade etti.

    Temiz Enerjinin Başkenti olarak adlandırılan İzmir, Türkiye’deki dört rüzgâr türbin kanadı fabrikasının hepsine, yedi kule fabrikasının dördüne ve sektöre yönelik pek çok firmaya ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık 25 yıllık bir üretim altyapısına sahip olan kentin bu potansiyelini anımsatan Alper Kalaycı, teşvik programını değerlendirerek şöyle dedi: ‘Teşvikler denizüstü ve karasal rüzgâr enerjisine odaklandığında, yalnızca Bursa ve İzmir’de üretimlere izin veriliyor. İzmir’e denizüstü platform, Bursa’ya ise karasal santrallerin türbin üretimi teşviki sağlanıyor. Oysa 13 bin Megavat (MW) kurulu güce ulaşan rüzgâr enerjisinin en önemli kümelenme alanı İzmir’de bu teşviklerin olmaması bir eksiklik.’ Kalaycı, yabancı sermayeli şirketlerin de dahil olduğu pek çok firmanın İzmir’de türbin, kule ve yan sanayi yatırımları yaptığını, ancak yalnızca denizüstü rüzgâr türbin platform üretimine teşvik verilmesini eleştirdi.

    Karasal RES yatırımlarında İzmir’e de teşvik verilmesi gerektiğini savunan Kalaycı, ‘İzmir’in bu alanda teknoloji birikimi, altyapısı ve deneyimli iş gücü mevcut. Örneğin, karasal türbin üretiminde Bursa’ya verilen teşvik, İzmir için de uygulanmalı; denizüstü RES’ler için İzmir’e verilen teşvik ise Çanakkale, Balıkesir ve Yalova’ya da genişletilmeli. Bu sayede hem Marmara Denizi hem Ege Denizi’ne hitap edilebilir’ diye ekledi.

    İzmir’de üretilen platformlar Marmara’ya taşınacak

    2035 yılına kadar Türkiye’de denizüstü türbinlerin 5000 MW kurulu güce erişmesi gerektiğini belirten Alper Kalaycı, ‘Belirlenen YEKA alanlarının tamamı Marmara Denizi’nde bulunuyor. Muhtemelen ilk projeler burada gerçekleşecek. Teşvik programına göre, denizüstü platformlar İzmir’de üretilecek, denize indirilecek ve Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Marmara Denizi’ne ulaşacak. Bu durum bir çelişki yaratıyor ve yüksek maliyetlere yol açıyor. Bu nedenle, proje sahalarına yakın lokasyonlarda üretime teşvik verilmesi daha uygun olur. Enerji desteklerinin bir ile sınırlanması bir eksikliktir; programın taleplere göre güncellenmesi şart’ ifadelerini kullandı.

    İzmir, denizüstü RES için hazırlanmalı

    İzmir’in denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerinin üretimi için uygun alanlara sahip olduğunu vurgulayan Kalaycı, 2011 yılında temeli atılan ancak akıbeti belirsiz Çandarlı Limanı’nın stratejik öneme sahip olduğunu belirtti. Denizüstü RES türbinlerinin üretimi ve montaj naklinin zorlu bir süreç olduğunu kaydeden Kalaycı, ‘İzmir, karasal rüzgâr enerjisinde kurulu güç ve ana-yan sanayi üretiminde lider konumda. Ancak mevcut tesislerde denizüstü rüzgâr türbini üretilemiyor. 110-120 metre kanat uzunluğundaki türbinler için İzmir’de deniz kıyısında büyük tesisler gerekiyor. Bu altyapı henüz yok, fakat Çandarlı Limanı bu yatırımlar için kullanılabilir. ENSİA olarak, İzmir’de denizüstü rüzgâr enerjisi yatırımlarını destekliyoruz; ancak teşvikler sadece platform üretimine değil, kanat ve kule üretimine de yöneltilmeliydi’ dedi.

    İzmir’e yeşil hidrojen teşviki verilmeliydi

    Yeşil Hidrojen alanındaki teşviklerin Balıkesir’e verilmiş olmasını değerlendiren Alper Kalaycı, bu üretime en çok ihtiyaç duyan sektörlerin İzmir’de bulunması nedeniyle teşviğin buraya verilmesi gerektiğini savundu. Türkiye’deki demir çelik üretiminin üçte biri, rafineri kapasitesinin yarısı ve petrokimya üretiminin tamamı İzmir’de gerçekleşiyor. Kalaycı, 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan en fazla etkilenecek sektörlerin bunlar olduğunu belirterek, ‘Yeşil hidrojen teşviki, enerjiyi tüketecek sektörlerin yanında olmalı. İzmir’de üretim yapan bu sektörler hidrojeni doğalgazdan elde ediyor, yani kahverengi hidrojen kullanıyor. Rekabet için yeşil hidrojene geçiş şart. İzmir’in, Balıkesir ile birlikte yeşil hidrojen teşviklerinde düşünülmesi gerekliydi’ diye konuştu.

    Rüzgâr enerjisi endüstrisinde üretim kapasiteleri yarıya indi

    Rüzgâr enerjisi alanında çalışan tesislerin şu anda yüzde 50 kapasiteyle çalıştığını ve yüksek işçilik ile girdi maliyetleri nedeniyle rekabet gücünün azaldığını belirten Alper Kalaycı, ‘Mevcut maliyetler çok yüksek. Üreticilerimiz global siparişler alıyor, ancak Türkiye maliyet bakımından rekabet edemiyor. Bu yüzden işler Portekiz ve Polonya gibi ülkelere kayıyor. İşçilik maliyetleri buralardan yüksek kaldı. İtalya’ya yaklaşmış durumdayız. Portekiz ve Polonya’da büyük yatırımlar var. Bu şartlarda yeni yatırımcıların gelmesi zor görünüyor’ dedi.