Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035” yol haritasını açıkladı. Bu gelişme, iklim ve enerji alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları tarafından olumlu karşılandı. Ancak, enerji dönüşümünün daha kapsayıcı bir perspektifle ele alınması gerektiği vurgulandı. Bakanlık, Türkiye’nin 2035 yılı itibarıyla yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş ve rüzgârın kurulu gücünün mevcut seviyesinin dört katına çıkarak 120 GW’a ulaşacağını belirtti.
Yol haritasının temel unsurları arasında arz güvenliği, dışa bağımlılığı azaltma ve 2053 Net Sıfır emisyon hedefi yer almaktadır. Ancak, uzmanlar, fosil yakıtların kullanımını azaltmayan bir enerji politikasının bu hedeflerin yalnızca dışa bağımlılığı azaltma ve net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmada yetersiz kalabileceğini ifade ediyor.
“Yeni Taahhütler İçin Çağrı”
Bakan Alparslan Bayraktar’ın 2035 yenilenebilir enerji hedefleri konusundaki açıklamaları, güneş ve rüzgâr enerjisindeki büyüme trendini göstermesi açısından dikkat çekti. Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç, “Yalnızca iki yıl önce yayımlanan Ulusal Enerji Planı, rüzgâr ve güneş kurulu kapasitesinin 2035’e kadar 82,5 GW’a ulaşacağını öngörüyordu. Ancak yeni açıklamalar, bu hedeflerin sadece iki yıl içinde yaklaşık %50 oranında artırıldığını gösteriyor. Bu durum, Türkiye’nin elektrik arzının karbonlaşmasını sağlama açısından önemli bir fırsat sunuyor. Bu nedenle, Türkiye’yi yeni bir taahhüt vermeye davet ediyoruz” dedi.
Yatırımcılar İçin Yeni Fırsatlar
Yeni yol haritasının Türkiye’nin enerji dönüşüm stratejisinde önemli bir adım olduğunu belirten SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, “2035 yılı için rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu gücü hedefinde yaklaşık %50’lik bir artış öngörülüyor. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihale süreçleri ve uluslararası iş birlikleri, bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde kritik rol oynayacaktır. Her yıl en az 2 gigavatlık YEKA ihalesi düzenlenmesi, yatırımcılar için öngörülebilir bir yol haritasının sağlanması açısından büyük bir gelişmedir. Bu ihalelerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe sürekli yatırım çekmesini ve sektördeki ivmenin korunmasını destekleyecektir” şeklinde konuştu.
Güllü, hedeflere ulaşmak için kapasite tahsisi yapılan ve şu an yatırım aşamasında olan yaklaşık 70 gigavatlık rüzgâr ve güneş enerjisi projelerinin hayata geçirilmesinin önemine değindi. “Daha önceki rüzgâr ve güneş enerjisi ihalelerinde, birkaç istisna dışında, projelerin gerçekleşme oranları oldukça düşük kaldı. Bu nedenle, öngörülen 108 milyar dolarlık yatırımın sağlanması kritik bir öncelik haline gelmiştir. Bu, yalnızca net politikalarla değil, aynı zamanda öngörülebilir ve şeffaf bir piyasa ile yatırımcıların düzenleyici ortamın istikrarlı olacağına duyduğu güvenle mümkün olacaktır” dedi.
Hedeflerin Gerçekleşmesi Kömürden Çıkışa Bağlı
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye Koordinatörü Özlem Katısöz, “2021 yılında Kömürden Çıkış 2030 çalışması ile iklim STK’ları olarak benzer bir vizyonu biz de ortaya koymuştuk. 120 GW hedefinin gerçek anlamda iklime ve topluma fayda sağlaması, ancak kömürden çıkış ve nükleer enerjiden uzak bir senaryo ile mümkün olacaktır” ifadesinde bulundu.
“Süper İzin” Sürecinin Hızlandırılması Bekleniyor
Güneş enerjisi düşünce kuruluşu Solar3GW Başkanı Yusuf Bahadır Turhan, yenilenebilir enerji 2035 yol haritasını, artan kurulu güç hedefi ve HVDC hatları planı açısından son derece olumlu karşıladıklarını belirtti. Turhan, “Son 3 yılda yaşanan hızlı teknolojik ve ekonomik gelişmeler, enerji bağımsızlığımız ve enflasyonla mücadelede ucuz elektriğin önemini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, 3 yıl önce belirlenen hedefin %50 artırılması, bakanlığın yenilenebilir enerjinin önemi ve uygulanabilirliği konusunda bizimle paralel düşündüğünü gösteriyor. Bu durum, ülkemizin gelecekte gelişmiş ülkeler arasında yerini almasını sağlayacak temiz ve ucuz enerjiye daha erken ulaşmasını mümkün kılabilir” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.