Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Enerji Talebindeki Düşüş ve Elektrikli Araçların Yükselişi

    Enerji talebindeki düşüş ve elektrikli araçların yükselişi, sürdürülebilir geleceğimiz için önemli bir dönüşüm sürecini işaret ediyor. Bu yazıda, bu eğilimlerin ardındaki nedenler ve etkileri üzerinde duruyoruz.

    Enerji talebindeki düşüş ve

    Hamide HANGÜL

    Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) düzenlediği “Enerji, Sanayi ve Ticaret Üçgeninde Dünya ve Türkiye için Değerlendirmeler” etkinliğinde konuşan Dr. Fatih Birol, enerji talebindeki düşüşün sebeplerini kapsamlı bir şekilde ele aldı. Birol, bu düşüşü üretim artışı, veri merkezlerinin dünya genelinde yayılması ve elektrik talebinin giderek daha fazla temiz enerji kaynaklarıyla karşılanmasıyla ilişkilendirdi. Sözlerine şu şekilde devam etti:

    “Elektrikli araçlar, günümüzde büyük bir pazar penetrasyonu sağladı; dünyada satılan her beş araçtan biri elektrikli. Öncelikle, talebin zayıfladığını belirtmek gerekir. ABD, Kanada ve Brezilya gibi ülkelerde önemli üretim artışları yaşanıyor. Ayrıca, 2025 sonu ve 2026 itibarıyla Katar ve ABD’den büyük ölçüde yeni sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) projelerinin tamamlanmasıyla birlikte, bu gaz dünya pazarına sunulacak. Bu durum, enerji üretiminde bir dalga oluşturacak. Yani, son 40 yılda inşa edilen projelerin yaklaşık yüzde 40’ı önümüzdeki 3-4 yıl içinde piyasalara girecek ve toplamda 150 milyar metreküp doğalgaz piyasaya sürülecek. Geçmişte doğalgaz pazarlarında satıcıların etkili olduğu bir ortam varken, artık alıcıların pazarına dönüşmekte ve bu da fiyatlar üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturacaktır. Dolayısıyla, petrol ve doğalgazda önümüzdeki 3-4 yıl içinde büyük bir jeopolitik değişiklik olmazsa, daha az gergin bir döneme girmiş olacağız.”

    “Enerjide elektrik çağına giriyoruz” diyen Fatih Birol, “Son on yılda elektrik talebi, genel enerji talebinin iki katı oranında büyüdü. Gelecek dönemlerde bu büyümenin altı kat daha fazla olacağını öngörüyoruz. Bunun sebepleri arasında, dünya genelinde elektrik talebinin en büyük itici gücünün iklimlendirme cihazları olduğunu belirtmek gerekir. Örneğin, ABD ve Japonya’da hanelerin yüzde 90’ında klima mevcutken, bu oran Hindistan’da sadece yüzde 18. Gelir seviyesinin artması ve küresel ısınmanın etkileri neticesinde, daha fazla insan klima edinmeye yöneliyor. Bu durum, elektriğin dünya genelinde bir numaralı tüketim kaynağı olmasına yol açıyor. Enerji verimliliği ise oldukça düşük seviyelerde seyrediyor” ifadelerini kullandı.

    Elektrikli araçların hızla büyüdüğüne dikkat çeken Birol, “Artık elektrikli araçlarla içten yanmalı motorlar arasındaki maliyet farkı giderek azalıyor. Yakın bir gelecekte bu alanda önemli gelişmeler bekliyoruz” şeklinde konuştu.

    Enerji Arz Güvenliği Ekonomilerin Direnci Açısından Kritik Önemde

    TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da enerji arz güvenliğinin toplumsal refah ve ekonomik direncin korunmasında kritik bir rol oynadığını vurguladı. İklim krizinin, çağımızın en büyük risklerinden biri olduğuna dikkat çeken Turan, “Ülkemizin karbonsuzlaşma hedeflerini ve sanayi dönüşümünü bir fırsat olarak değerlendirerek, rekabet avantajı sağlayabileceğimiz alanları keşfetmek, önümüzdeki en önemli sınavlardan birisidir. Ar-Ge destekleri ve teşvik mekanizmaları gibi sanayimizin karbonsuzlaşma ve yüksek teknoloji üretimine yönlendirilmesini amaçlayan eylemler, kararlılıkla ve güçlendirilerek sürdürülmelidir” dedi.