7554 Sayılı Kanun’un Yürürlüğe Girmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleştirilen detaylı tartışmalar sonrasında kabul edilen 7554 sayılı kanun, maden ve çevre düzenlemelerinde önemli yenilikler getirerek, 24 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve hemen yürürlüğe girmiştir.
Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, bu yasanın temiz enerji sektörüne etkilerini değerlendirirken, özellikle Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerindeki basitleştirmelere dikkat çekmiştir. Kalaycı, yasanın yenilenebilir enerji yatırımlarında ÇED raporunu ön şart olmaktan kaldırdığını ve ÇED dışındaki izin süreçlerinin aynı anda başlatılabilmesine olanak tanıdığını belirtmiştir.
ÇED Kaynaklı Kamu Kaybı Yok
Kalaycı, ÇED izni alınmadan yatırım yapılamayacağı için herhangi bir kamu kaybının oluşmayacağını ve düzenlemenin enerji yatırımlarının bürokratik süreçlerini büyük ölçüde kolaylaştıracağını ifade etmiştir. Bu değişikliklerin yabancı yatırımcılar için daha cazip bir ortam yaratarak motivasyonu artıracağını vurgulamıştır. Uzun izin süreçlerinin yatırımcılar için yarattığı zorluklara değinen ENSİA Başkanı, şöyle eklemiştir: “ÇED süreci bitmeden imar planı veya ruhsat gibi diğer aşamalara geçmek mümkün değildi. Şimdi yatırımcılar ÇED başvurularını sürdürürken diğer süreçlere de başlayabilecekler. Bu sayede ardışık süreçler aynı anda ilerleyecek ve toplam süre kısalacak. Bu yasa sayesinde beklemede olan yatırımların sahaya inmesi hızlanacak. Ayrıca rüzgar enerjisinde projenin başlamasından devreye alınmasına kadar geçen sürenin yaklaşık 5 yıldan 2 yılın altına düşmesiyle, Avrupa’daki birçok ülkeden daha üstün bir konuma geleceğiz.”
Tavan Fiyatta İyileşme Beklentisi
Elektrik piyasasındaki tavan fiyat uygulamaları ve dağıtım ile iletim bedellerindeki sık değişikliklerin satış fiyatları üzerinde yarattığı baskıyı kaydeden Kalaycı, enerji bürokrasisinde atılacak olumlu adımların yabancı yatırımcıların ilgisini daha da artıracağını belirtmiştir. Türkiye’nin 2035 yılı için rüzgar ve güneş enerjisinde toplam 120 bin Megavat (MW) kurulu güç hedeflediğini hatırlatan Alper Kalaycı, bu hedeflere ulaşmak için her yıl rüzgar enerjisinde 3 bin MW ve güneş enerjisinde 5 bin 500 MW kurulu gücün devreye alınması gerektiğini, yasanın ardından ilgili alt düzenlemelerin hızla çıkarılmasını beklediklerini dile getirmiştir.
Yasanın 15’inci maddesi hakkında çekincelerini paylaşan Kalaycı, bu maddenin orman vasıflı taşınmazlarda rüzgar veya güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulması için izin süreçlerini sadeleştirdiğini belirtmiştir. Kalaycı, şu değerlendirmeyi yapmıştır: “ENSİA olarak, orman vasfına sahip arazilerde ve tarım alanlarında güneş enerjisi santrallerinin kurulmasını doğru bulmuyoruz. Daha önce de 2020 yılında İzmir’in Karaburun ilçesinde bir zeytinliğin kesilerek yerine güneş enerjisi santrali yapılmasına karşı çıkmıştık. Tüm yatırımların doğaya zarar vermeden, yasa ve yönetmeliklerde belirtilen teknik ve çevresel standartlardan taviz verilmeden gerçekleştirilmesini savunuyoruz. Son yıllarda sıcak yaz aylarında büyük orman alanlarını kaybetmiş olmamız nedeniyle, bu alanların vasıflarını koruyarak eski haline getirilmesi ve kesinlikle yapılaşmaya açılmaması gerektiğini düşünüyoruz.”
Acele Kamulaştırma Karar Süreçleri de Hızlandırıldı
Güneş enerjisi santrallerinin geniş arazi gereksinimine işaret eden Kalaycı, geçmişte rüzgar enerjisi santralleriyle hibrit olarak planlanan ve lisans muafiyeti kazanan güneş enerjisi santrallerinin orman vasıflı alanlarda sorunlar yarattığını hatırlatmıştır. Yasanın acele kamulaştırma karar süreçlerini hızlandırdığını ekleyen Alper Kalaycı, özellikle Ege Bölgesi’ndeki rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarında yaşanan tepkilerin, yatırımcı şirketler ve kamu kurumları tarafından hassasiyetle yönetilmesi gerektiğini vurgulamıştır.