Zonguldak’taki Duruşmada Gergin Anlar
Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmaya, tutuklu sanıklar A.A. (52), E.G. (34) ve tutuksuz sanık S.K. (28) Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılım sağladı.
Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki, duruşmada duygu dolu bir konuşma yaparak, hayatını kaybeden kocasının aileye sağladığı maddi desteği anlattı. Meliki, “Evime ekmek getiren, kirasını ve elektrik faturasını ödeyen kocam artık hayatta değil. Evde bulunan iki hastamın bakımını yapamıyorum; sanıklar hayatımızı mahvetti.” dedi.
Meliki, sanıkların beraatini istemediğini vurgulayarak, “Onların çocukları, eşleri var, peki ya bizim? Benim çocuklarım çocuk, hayatım hayat değil mi? Kocamı öldürdünüz, hayatımızı mahvettiniz. Türkiye’ye sığındık, sesimizi nereye duyuracağız? Kocamın ellerindeki ve ayaklarındaki kırıklara rağmen kendi kendine öldüğünü iddia ediyorlar. Bunlardan şikayetçiyim. Kararı size bırakıyorum, lütfen adil bir karar verin.” şeklinde konuştu.
Nourtani ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, mahkemenin adil bir yargılama yapacağına inanmadığını ifade ederek, müvekkilinin ifadelerinin duruşma zaptına eksik yazıldığını belirtti. Şeker, her celsede kesintisiz beyanda bulunmalarının engellendiğini öne sürdü. Avukat Şeker ile mahkeme heyeti arasında, zaptın heyet üyelerinin yönlendirmesiyle yazıldığı iddiaları üzerine tartışma yaşandı. Şeker, duruşma işleyişinin bozulması nedeniyle uyarıldı.
Şeker, müvekkilinin ayrımcılığa uğradığını savunarak, “Dosyanın bozulacağı düşüncesiyle baştan savma bir yargılama yürütülmektedir. Bu durum, ‘karar duruşması’ ifadesinden de anlaşılmaktadır. Karar duruşması kanunda yer almazken, sunacağımız delil ne olursa olsun, hatta sanıkların itirafları da olsa verilecek kararın zaten hazır olduğu kanaatindeyiz.” dedi.
Şeker, “Zonguldak şu an yoğun kar yağışı altında ve 2 derecedir.” derken, bir sanık avukatı “Dalga geçiyor, zapta geçmeyin.” yanıtını verdi. Bunun üzerine Şeker, “Beyanlarım bölünüyor, sıra sana da gelecek.” diye karşılık verdi. Sanık avukatı, “Sıra sana da gelecek.” sözlerinin tehdit içerdiği gerekçesiyle zapta geçmesini talep etti. Bu ifadeler zapta geçirilirken, Şeker, kendi sözlerinin neden zapta geçmediğine tepki gösterdi.
Mahkeme heyeti, beyanları yazdırmaya devam ederken, Şeker, kendisine söylenen sözlerin de sırayla yazılmasını istedi. Bu esnada salonda gerginlik yaşandı; Şeker, oturduğu yerden kalkarak heyetin üzerine yürüdü. Bunun üzerine mahkeme başkanı, duruşmaya ara vererek, “Duruşmanın düzenini bozduğu ve yapılamaz hale geldiği” gerekçesiyle Şeker’in salondan çıkarılmasına ve bir daha alınmamasına karar verdi. Şeker, salondan ayrılmayı reddederek baro temsilcisinin tutanak tutmasını istedi. Salonda ve kapı önünde güvenlik koridoru oluşturan polis ekipleri, Şeker’i ikna etmeye çalıştı.
BİR SAAT ARA VERİLDİ
Duruşma bir saatlik bir aranın ardından yeniden başladı. Meliki, söz almak istedi ancak heyet, daha önce söz aldığını belirterek talebini geri çevirdi. Bu sırada salonda kısa bir tartışma yaşandı. DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, oturduğu yerden kalkarak, “Bu kadar tek taraflı olunmaz, tutanaklarımı tutuyorum.” dedi. Mahkeme başkanı, daha sonra Meliki’ye neden söz hakkı verilmediğini açıkladı.
Sanıklar, savunmalarında beraat ve tahliyelerini talep etti. Tutuklu sanık H.K, “Önce Allah’a, sonra mahkemenin adaletine güveniyorum. Rahmetlinin canlanması için elimden geleni yaptım. Ailesinin mağdur olduğunu biliyorum ve bundan dolayı çok üzgünüm. Elimden gelen ilk yardımı yaptım. Ölmüştü. Suçlamaları kabul etmiyorum.” şeklinde konuştu.
H.K’nin avukatı, ölüm nedeninin dosya kapsamında belirlenemediğini dile getirerek, “Yakılarak öldürülmediği tek sabit olandır. ‘Kalp krizinden mi, kazadan mı öldü?’ belli değil. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz.” dedi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar E.G. ve H.K. hakkında “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 5’er yıl 8 ay, diğer tutuklu sanık A.A. hakkında ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti. Tutuksuz sanıklar E.D. ve S.K. hakkında ise aynı suçtan 2’şer yıl hapis cezası verildi. Aynı suçtan diğer tutuksuz sanık A.Ç’ye, olayın aydınlatılmasında kolluk kuvvetlerine yardımcı olması dolayısıyla takdiri indirim uygulanarak 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi.
Heyet, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin, tutuksuz sanıkların da yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verdi.
YAPILANI KABUL ETMİYORUZ
Avukat Şeker, mahkemenin hukuku çiğneyen bir karar verdiğini, ses kayıtlarının SEGBİS ile kayıt altına alınmasını istediklerini ancak bunun reddedildiğini belirterek, sürecin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzanabileceğini ifade etti. “Bu yapılanı kesinlikle kabul etmiyoruz. İlgili heyet hakkında görevi kötüye kullanmaktan ve resmi belgede sahtecilikten suç duyurusunda bulundum. HSK’ye bildirimde bulunduk. Burada bu tutanakların hepsiyle, duruşma salonundaki bütün tanıklarla, imzalarla birlikte o şikayete ek yapacağız.” diye konuştu.
Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki, mahkemede kim ne dediyse hepsinin yazıldığını ancak kendisinin susturulduğunu belirtti. “Söz hakkı bile vermediler bana. Mahkemeye boşuna geldiğimi düşünüyorum. Kaç kez para teklif ettiler ama kabul etmedik. ‘Mahkememiz onların hakkını verir.’ dedik. Hakkımı hiçbir zaman helal etmiyorum. Benim hayatım bozuldu. İki hastam var. Geçici bir hastalık değil. Onlar hayatı boyunca bu hastalığı taşırlar. Babalarına ihtiyaçları vardı, artık babaları da yok. Benim hayatımı mahvettiler, aynısı onların başına gelir elbet.” dedi.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki de Nourtani’nin Taliban rejiminden bu ülkeye sığındığını, ailesinin geçimi için madende çalışmaya başladığını ve katledildiğinin sabit olduğunu vurguladı.
NE OLMUŞTU?
Zonguldak’ta Kırat Mahallesi’nde yol kenarındaki ormanlık alanda 10 Kasım 2023’te yanmış halde bulunan cesedin, 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’ye (50) ait olduğu belirlenmişti. Soruşturmada ruhsatsız işletildiği iddia edilen maden ocağı sahiplerinin de aralarında bulunduğu 6 şüpheli gözaltına alınmıştı. Zanlılardan A.A, E.G. ve H.K. tutuklanmış, E.D, A.Ç. ve S.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Ruhsatsız ocakta çalıştığı öne sürülen Nourtani’nin, iş sırasında fenalaşıp hareketsiz kaldığı ve buradan araçla ormana götürülüp benzin dökülerek yakıldığı iddia edilmişti. Nourtani’nin cesedinin bulunmasından 4 gün önce jandarma ekiplerince, ruhsatsız çalıştırıldığı belirlenen maden ocağının patlayıcıyla kullanılamaz hale getirildiği fakat zanlıların yeni giriş açarak ocağı yeniden faaliyete soktuğu tespit edilmişti.