Yenidoğan Çetesi Nedir?
Yenidoğan bebeklerin bazıları, doğum sonrası kritik sağlık sorunları nedeniyle yoğun bakıma ihtiyaç duymaktadır. Ancak, bu durumu fırsat bilen bir çete, bebeklerin yoğun bakım gereksinimlerini istismar ederek maddi kazanca dönüştürme yoluna gitti. Çete, bebek yoğun bakım ünitesi olmayan hastanelerle gizli anlaşmalar yaparak, sağlık hizmeti sunma iddiasında bulundu. Bu süreç içinde, bebekler uygun sağlık hizmeti sunan hastanelere değil, 112 Acil Servisi ile işbirliği yapan şüpheli hastanelere yönlendirilmekteydi. İddianamede, çetenin asıl amacının bebeklerin sağlığını korumak değil, daha fazla para kazanmak olduğu belirtilmektedir. Bu durum, enfeksiyon riski yüksek olan yenidoğan ünitelerine yatırılan bebeklerin bazıları için ölümcül sonuçlar doğurmuştur; bazı bebekler, gereksiz yere bu ünitelerde tutulmuş veya normalden daha uzun süre bakım görmüştür.
Şüpheli kişiler, hastanelerdeki ilaçları usulsüz bir şekilde satarak ek maddi kazanç elde etmişlerdir.
Yenidoğan Çetesi Nasıl Çalıştı?
Yoğun bakıma ihtiyaç duyan bebekler, hastane çalışanları tarafından organize bir şekilde istismar edildi. Çetenin üyeleri, hastanelerin yöneticilerini ve hemşirelerini sisteme dahil ederek, bu çalışanlara düzenli prim ödemeleri yapmayı taahhüt ettiler. Çetenin oluşturduğu sistem, o kadar büyük bir maddi kazanç sağladı ki, hamile kadınları da hedef alarak yönlendirmeye başladılar. Doktorlar, aileleri komisyon alacakları hastanelere yönlendirdi; hemşireler bebekleri çeteye transfer etti; hastane müdürleri çeteyle irtibat kurarak yenidoğan bebeklerini çetenin sağlık tesislerine yönlendirdi. Bebeğini kaybeden bir annenin ifadesi ise durumu gözler önüne seriyor: “Kızım yoğun bakımda 3 gece kaldı. Sonrasında doktor bana, ‘Burası 1 aylık bebekler için uygun değil. Sizin bebeğiniz burada kalırsa ölür. Başka bir hastaneye gitmelisiniz’ dedi. Fakat hastane bulamadık. Yoğun bakımdan sorumlu doktor, bize bir hastane önerdi. Yoğun bakım ücretinin gecelik 7.000 lira olduğunu, kızımın 2 hafta tedavi görmesi gerektiğini söyledi. Kabul ettik ve 35.000 lira ödedim. Sabaha karşı bebeğimin öldüğünü öğrendim.
Yenidoğan Çetesinin Lideri Kim?
İddianameye göre, yenidoğan çetesinin lideri doktor Fırat Sarı’dır. Kayıtlarda Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi’nin sahibi olarak görülen Sarı, İstanbul’daki bazı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerini çetenin faaliyetlerini genişletmek amacıyla kiralamış ve bu ünitelerde kendisini “doktor” olarak tanıtan hemşirelere görev vermiştir. Sorgusu sırasında Sarı’nın, PKK bağlantısı nedeniyle daha önce yargılandığı ortaya çıkmıştır. Sarı, ifadesinde tüm suçlamaları reddederek, işlemlerin tamamen prosedüre uygun olduğunu savunmuş, banka hesabındaki para hareketlerine ilişkin ise skandal ifadeler kullanmıştır.
Yenidoğan Çetesinin Yapısı Nasıl İdi?
Şüpheli doktor Fırat Sarı’nın kurduğu ve 47 kişiyi kapsayan bu yapıda, kendi firması olan Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi’nin çalışanı İ.Ö. ile işbirliği yapıyordu.
112 Acil Servisi’nden bir ambulans şoförü, bebekleri hastanelere taşıyarak, F.A. ve S.Y. adlı diğer şüpheliler İstanbul içi ve il dışındaki sevkleri yönetiyordu.
Hastanelerdeki yoğunluktan dolayı başka sağlık kuruluşlarına gönderilmesine onay verilen bebeklerin tespiti ise, İstanbul Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetleri biriminin eski çalışanı R.K. tarafından gerçekleştiriliyordu.
G.M.Ö. adlı bir başka şüpheli, şehir hastanesinde kabul edilen bebekleri “maddi menfaat” karşılığında F.S. ve İ.Ö.’nün denetimindeki hastanelere yönlendiriyordu.
Fezlekeye göre, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Dr. Fırat Sarı, şirket kayıtlarında çalışanı olarak görülen Dr. İlker Gönen ile birlikte İstanbul’daki birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla kiralamıştır. Sarı, daha sonra kendisine bağlı sağlık çalışanlarını anlaştıkları hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirmiştir.
Örgütün sağlık çalışanları, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yöneten Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetleri’nde çalışan Renas Kılıç aracılığıyla, devlet hastanelerinde doğan ve tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebekleri tespit ediyorlardı. Fezlekede, suç örgütü şemasında elebaşı, yöneticiler ve üyelerinin isimleri yer alıyor.
Şemaya göre, suç örgütünün elebaşı Fırat Sarı, yönetici olarak İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir, üyeler ise Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar olarak belirtilmiştir.
Fezlekede, hastaneler ve buralardaki şüpheli hemşireler de şu şekilde sıralanmıştır:
- Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş
- Beylikdüzü Medilife Hastanesi hemşiresi Ceren Hatice Kırım
- TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım
- Reyap Hastanesi hemşireleri Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan
- Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan
- Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli
- Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz
- 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök
Yenidoğan Çetesi Hangi Hastaneleri Kullandı?
İddianamede adı geçen hastaneler şu şekilde sıralanmaktadır:
- Özel Avcılar Hospital Hastanesi
- Özel Avrupa Şafak Hastanesi
- Özel İstanbul Şafak Hastanesi
- Özel Bağcılar Medilife Hastanesi
- Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi
- Özel Bağcılar Şafak Hastanesi
- Özel Birinci Hastanesi
- Özel Doğa Hospital Hastanesi
- Özel Reyap İstanbul Hastanesi
- Çorlu Reyap Hastanesi
- Özel TRG Hospitalist Hastanesi
- Esenler Güney Hastanesi
- Silivri Kolan Hastanesi
Yenidoğan Çetesi Nasıl Ortaya Çıkarıldı?
Bebek çetesi, bir annenin ihbarı üzerine mercek altına alınmıştır. Bu ihbarın ardından Sağlık Bakanlığı konuyu takip etmeye başlamış ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulmuştur. Emniyet, özel bir ekip kurarak şüphelilerin telefonlarını dinlemeye, takiplerini yapmaya ve harcamalarını incelemeye başlamıştır. İçişleri Bakanı Yerlikaya, CİMER’e yapılan başvuru ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün ihbarı üzerine 21 Mayıs 2023 tarihinde olayla ilgili soruşturma başlatıldığını belirtmiştir. Bakan Yerlikaya, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün 20 Haziran 2023 tarihinden itibaren kapsamlı bir proje çalışması yürütüp tamamladığını ifade etmiştir.
Yenidoğan Çetesi Savcıyı Neden Tehdit Etti?
İstanbul’da yenidoğan bebeklerin özel hastanelere nakledilerek haksız kazanç sağlanmasına yönelik soruşturmayı yürüten savcı Yavuz Engin, makamında ölümle tehdit edilmiştir. Kendini eski müsteşar olarak tanıtan ve gerçekte devletle hiçbir ilişkisi olmayan Mustafa Kemal Zengin, savcıyı tehdit ederken kaydedilmiştir. Zengin’in savcıyı tehdit etmesine neden olan olay, yenidoğan çetesindeki bir hemşirenin tutuklanmasıdır. Zengin, hemşirenin yakınlarıyla iletişime geçerek serbest bırakma sözü vermiş ve ardından bir avukatla savcıyla görüşmek istemiştir. Savcı, bu garip durumu araştırmak için Zengin ve arkadaşlarını makamına davet etmiştir.
Zengin, “Papa’ya suikast düzenleyen derin bir yapının varlığından” bahsederek, savcının ailesine zarar vereceği tehdidinde bulunmuş, “Benimle fotoğraf çektir, bunu gören kimse sana dokunmaz” gibi garip önerilerde bulunmuştur. Zengin, tehditlerin ardından gözaltına alınmış ve savcıyı tehdit etmediğini savunmuştur. Tutuklu Zengin, vatansever biri olduğunu iddia etmiştir. Bebek çetesiyle ilgili yürütülen bu soruşturma sırasında, 12 şüpheli gözaltına alınmış; jandarmadaki işlemlerin ardından 8 şüpheli adliyeye sevk edilmiş, 4’ü ise serbest bırakılmıştır. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, 8 şüpheliden 5’inin tutuklanmasına, 3’ü hakkında ise adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Savcı Engin, makamına gelerek ailesine tehditler savuran Zengin ve avukatını tutuklanmalarının ardından adliye kapısında ters kelepçe taktırarak izlemiştir. Savcının tehditlerin ardından tutuklattığı diğer kişiler ise Yavuz ve Baki Çelik olarak kaydedilmiştir.