Uluslararası İnsan Hakları Örgütü, son dönemde gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından önemli bir açıklama yaptı. Bu açıklamada, Uluslararası Af Örgütü’nün İnsan Hakları Yöneticisi, Callamard, İsrail’in Filistin’e karşı yürüttüğü operasyonlara ilişkin derin endişelerini dile getirdi ve AB liderlerinin tutumunu eleştirdi.
Callamard, yaptığı açıklamada, Avrupa liderlerinin, İsrail’in Filistin topraklarında işlediği insan hakları ihlallerine karşı ilkeli ve kararlı duruş sergileme fırsatını kaçırdıklarını belirtti. Tel Aviv’in, Gazze’deki soykırım ve apartheid uygulamalarını sürdürümesine “yeşil ışık yaktığını” vurguladı. Ayrıca, AB’nin kendi yaptığı inceleme ve araştırmaların, İsrail’in ciddi insan hakları ihlallerine sahip olduğunu açıkça ortaya koyduğunu hatırlattı.
Callamard, “Üye devletler, bu suçların sorumlusu olan İsrail ile olan ikili ilişkilerini sürdürerek, suç ortaklıklarını pekiştirmekte ve adaletin gerçekleşmesini engellemektedirler.” diyerek, AB’nin bu tutumunun, uluslararası hukuk ve insan hakları ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etti. İsrail ile yapılan ticaret anlaşmalarını ve ortaklıkları sürdüren bazı üye devletlerin, “sorunların üstünü örtmeye çalıştığını” ve bu yaklaşımın, uluslararası toplumun vicdanını derinden sarsmakta olduğunu söyledi.
Callamard, sözlerine şöyle devam etti: “AB’nin, kendi yaptığı araştırma ve raporları görmezden gelerek, İsrail’in ihlal ettiği uluslararası hukuka karşı sessiz kalması, Avrupa’nın temel değerlerine ve vizyonuna büyük bir darbedir. Bu tutum, Filistinlilerin insani haklarına ve uluslararası hukuk ilkelerine yönelik acımasız ve hukuksuz bir ihanet anlamına gelir.”
AB liderlerinin, İsrail’e karşı herhangi bir adım atmamasını “siyasi korkaklık ve sorumsuzluk” olarak nitelendiren Callamard, “Bu, vahşet suçlarını işleyenlere sadece cezasız kalmayacakları, aynı zamanda ödüllendirilecekleri yönünde son derece tehlikeli ve kabul edilemez bir mesajdır.” şeklinde uyarıda bulundu. Ayrıca, “AB üyesi devletlerin, “Filistin halkının haklarını korumak ve uluslararası hukuku ihlal eden uygulamalara karşı durmak için, kendi ellerini taşın altına koymaları ve her türlü işbirliğini tek taraflı olarak askıya almaları” gerektiğini belirtti. Bu adımların, uluslararası adalet ve barışın tesisi için hayati öneme sahip olduğu vurgulandı.

