Batık Kredi Tutarlarındaki Büyük Artış

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi tarafından paylaşılan verilere göre, batık kredi tutarları son yıllarda kayda değer bir artış göstermektedir. Geçen yılın mayıs ayına kıyasla, bu tutar %88 oranında yükselerek 273 milyar liradan 513 milyar liraya ulaşmıştır. Bu artış, finansal istikrar açısından önemli bir göstergedir ve bankaların risk yönetimi stratejilerinde yeniden gözden geçirme ihtiyacını ortaya koymaktadır.

Toplam Krediler İçerisindeki Batık Oranın Yükselişi

Batık kredilerin toplam kredi portföyü içindeki payı da dikkat çekici seviyelere ulaşmıştır. %1,9 olan oran, bu yılın mayıs ayı itibarıyla %2,5 seviyesine çıkmıştır. Özellikle bireysel kredilerdeki batık tutarları ise şu şekilde sıralanmıştır:

Toplam batık bireysel kredi tutarı: 186,2 milyar lira
Batık kredi kartı borcu: 95,6 milyar lira
İhtiyaç kredisi: 65,7 milyar lira
Kredi kullanımı için açılan Kredi ve Konut Kredisi (KMH): 24,1 milyar lira

Bu veriler, bireysel kredi alanlar arasındaki risk seviyesinin arttığını ve bankaların karşılaştığı finansal zorlukların boyutunu göstermektedir. Bireysel kredilerdeki batık oranı toplamda %3,9 civarında iken, ihtiyaç kredilerinde %5,4, kredi kartlarında %4,1 ve KMH’de %4 seviyelerine ulaşmıştır.

Borç Ödeyemeyen Kişi Sayısındaki Değişim ve Trendler

Mayıs 2025 itibarıyla, borcunu ödeyemeyen toplam kişi sayısı 1 milyon 38 bin 700’e yükselmiştir. Bu rakam, geçen yılın sonunda, yani 2024 yılının sonuna ait 1 milyon 859 bin 843 kişiyle karşılaştırıldığında, bir azalma eğilimi göstermektedir. Ancak, bu azalma yanıltıcıdır çünkü toplamda borcunu ödemeyen kişi sayısı 2021’deki rekor seviyeyi aşmıştır. 2024 yılının ilk beş ayında ise borç ödemeyen kişi sayısı yaklaşık 750 bine yükselmiştir ve bu dönemlerdeki artış oranı %38,5 civarındadır. Aynı dönemlerde, 2023 yılının ilk beş ayına göre ise bu oran %92 artış göstermiştir.

Sonuç olarak, son iki yılda borcunu ödeyemeyen kişi sayısında büyük bir artış yaşanmış olup, toplamda borcu devam eden gerçek kişi sayısı 4 milyon 96 bin 259’a ulaşmıştır. Bu gelişmeler, ekonomik açıdan önemli bir risk unsuru olarak dikkate alınmalı ve finansal istikrarın korunması adına önlemler alınmalıdır.