Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    TEPAV Para Politikası Değerlendirme Notu 21. Sayı: Enflasyon ve Makroekonomik Değerlendirme

    TEPAV’ın 21. Para Politikası Değerlendirme Notu, enflasyon ve makroekonomik gelişmeleri detaylı olarak analiz ediyor.

    TEPAV'ın 21. Para Politikası Değerlendirme Notu, enflasyon ve makroekonomik gelişmeleri

    TEPAV Para Politikası Değerlendirme Notu’nun 21. Sayısı Yayımlandı

    TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu’nun hazırladığı Para Politikası Değerlendirme Notu’nun 21. sayısı kamuoyuyla paylaşıldı. Notta, enflasyonda Mayıs 2024’ten bu yana gözlemlenen önemli düşüşe dikkat çekilirken, bu eğilimin çeşitli risklere rağmen bir süre daha devam etmesinin beklendiği belirtildi. Ancak, enflasyonla mücadelede sürdürülebilirlik ve kalıcı düşük seviyelere ulaşmanın giderek zorlaştığı vurgulandı. Özellikle, ‘Atılmakta olan siyasi adımların ve uygulanmakta olan ekonomik programın 2026 sonuna kadar Türkiye’yi yüzde 20’nin belirgin biçimde altındaki bir enflasyon düzeyine ulaştırmasının çok zor’ olduğu ifadesi yer aldı.

    ‘Enflasyondaki düşüş eğilimi TCMB hedefiyle uyumlu değil’ başlığı altında, enflasyondaki azalışın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2025 ve 2026 yılı sonu hedefleriyle uyumlu olmadığına işaret edildi. Bu durum, TCMB’nin politika faizi ile enflasyon tahminleri arasındaki farkı ortaya koyarken, Merkez Bankası’na politika faizinde sınırlı bir indirim olanağı sağladığına değinildi. Notta, Türkiye’nin Haziran 2025’teki yüzde 1,37’lik aylık enflasyonunun G20 ülkeleri arasında en yüksek ikinci seviye olduğu belirtilerek, mart ayından bu yana yaşanan gelişmelerin makroekonomik istikrar ve yapısal temellerin güçlendirilmesinin önemini bir kez daha gösterdiği ifade edildi. Ayrıca, istikrar programının başarısı için risk priminin kalıcı olarak düşürülmesinin şart olduğu vurgulandı.

    İç siyasette 19 Mart’tan itibaren artan gerginlikler, ABD’nin 2 Nisan’da ek gümrük vergilerini uygulamaya koyması ve 13 Haziran’da başlayan İsrail-İran çatışmaları gibi faktörlerin risk primini yükselttiği kaydedildi. Gerilimin yatışmasına rağmen devam eden belirsizlikler ve ABD Başkanı Trump’ın yeni vergi tehditleri, risk primini baskılamaya devam ederek kur ve faizler üzerinde yukarı yönlü riskler yarattı. Enflasyonla mücadelenin sürdürülebilirliğinin zorlaşması, sık değişen enflasyon tahminlerinin beklentileri sabitlemeyi güçleştirmesi ve fiyatlama davranışlarında durgunluk yaratmasıyla ilişkilendirildi. Kamu fiyatlarındaki yüksek artışlar, bütçe açığı, ekonomi programına yönelik eleştiriler ve Çin kaynaklı rekabetin ihracatçılar üzerindeki baskısı da devam eden riskler arasında sayıldı.

    ‘Hukukun Üstünlüğünün Sağlanması Acil Öncelik’

    Notta, iç ve dış belirsizliklerin arttığı dönemde kontrol edilebilir risklerin azaltılmasının kritik öneme sahip olduğu belirtildi. Bu bağlamda, adil ve hızlı işleyen bir yargı sistemiyle hukukun üstünlüğünün sağlanmasının acil bir öncelik haline geldiği ifade edildi. Türkiye’nin yeni bir kalkınma stratejisine ihtiyacı olduğu vurgulanan değerlendirmede, yapısal tedbirlerle desteklenen bir program ve mali disiplinin enflasyonla mücadeleyi kolaylaştıracağı kaydedildi. Bu kapsamda; vergi reformu, kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele, kamu harcamalarının verimli hale getirilmesi ve koşullu gelir garantilerinin gözden geçirilmesi gibi adımların zorunlu olduğu belirtildi.

    Yönetilen fiyatların enflasyonla mücadeleyi destekleyecek şekilde belirlenmesi, fiyatlama davranışlarındaki durgunluğun giderilmesi, rekabetin artırılması ve özel sektörle daha yapıcı bir diyalog kurulması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, TCMB, TÜİK ve BDDK gibi kurumların bağımsızlığının güçlendirilmesi, verimliliğin artırılması, yeşil dönüşümün hızlandırılması ve eğitim kalitesinin yükseltilmesi için yapısal reformlara öncelik verilmesi çağrısı yapıldı.

    ‘Haftalık Repo Faizi Yüzde 43’e Düşürülmeli’

    TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu, politika faizi olan haftalık repo faizinin yüzde 43’e düşürülmesini önerdi. Para politikasının esnekliğini korumak adına, Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faizi ile repo faizi arasındaki farkın korunması ve gecelik borç verme faizinin yüzde 46 olarak belirlenmesi tavsiye edildi. Raporda, enflasyonun kalıcı bir şekilde düşürülmesi için bu önerilerin yanı sıra, yapısal önlemleri içeren kapsamlı bir programın ivedilikle uygulanması gerektiği vurgulandı.