Yaz Sezonunda Sahil Güvenliği ve Deniz Kalitesi Endişeleri
Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte, Mersin’in sahil şeridindeki hareketlilik giderek artarken, vatandaşların ve turistlerin en büyük beklentisi temiz ve berrak denizlere ulaşmak. Ancak, özellikle şehir merkezine yakın kıyılarda deniz kirliliği ve bulanıklık seviyeleri ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Bu durum, sadece halk sağlığını tehdit etmekle kalmayıp, aynı zamanda bölgenin turizm potansiyelini de olumsuz etkiliyor.
Çevresel Durum ve Doğal Güzelliklerin Değeri
Mersin’in doğal güzellikleri ve uzun kıyı şeridi, turizm açısından büyük bir avantaj yaratabilir. Kızkalesi, Narlıkuyu, Aydıncık gibi Türkiye’nin en güzel ve dikkat çekici kıyı noktaları burada bulunuyor. Ancak, mevcut çevresel sorunlar nedeniyle bu potansiyel tam anlamıyla değerlendirilemiyor. Deniz kirliliği ve suyun bulanıklığı, turistik cazibeyi azaltan en önemli faktörler arasında yer alıyor. Temiz ve berrak bir deniz, bölgeye gelen turistlerin en temel beklentisidir.
Kirliliğin Dış Etkenlerle Beslenmesi ve Çevresel Tehditler
Prof. Dr. Deniz Ayas, Mersin Körfezi’nde artan deniz kirliliğinin yalnızca yerel kaynaklardan değil, çevre illerden ve uluslararası sulardan gelen etkilerden de kaynaklandığını belirtiyor. Özellikle Seyhan Nehri aracılığıyla Adana’dan gelen kimyasal maddeler ve mikroplastikler, Körfez’e taşınıyor. Ayrıca, Akdeniz’deki dairesel akıntı sistemi, bölgedeki kirliliğin tüm Ortadoğu kıyılarına yayılmasına neden oluyor. Tarım ve sanayi faaliyetlerinden kaynaklanan kimyasal yükler, evsel atıklar ve yetersiz arıtma altyapısı ise, Körfez’in ekolojik dengesini ciddi şekilde bozuyor. Bu durum, hem doğa hem de görsel açıdan büyük bir çevre felaketine yol açıyor.
Yat Turizmi ve Deniz Çayırlarının Korunması
İlgili uzmanlar, özellikle teknelerin çapalama yöntemiyle demirlenmesi sonucu deniz çayırlarının zarar gördüğüne dikkat çekiyor. Bu alanlar, denizel biyoçeşitliliğin en önemli merkezleri arasında yer alıyor. Özellikle Aydıncık ve Silifke kıyılarında, deniz habitatlarının korunması amacıyla bölgenin deniz koruma alanı ilan edilmesi büyük önem taşıyor. Böylece, ekolojik dengeler korunabilir ve bölgenin doğal güzellikleri gelecek nesillere aktarılabilir.
Temizlik ve Çevre Bilincinin Artırılması
Murat Demir, yerel yönetimler ve ilgili kurumların, deniz ve kıyı temizliğine daha fazla önem vermesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle, şehir merkezinden denize girilebilmesinin, hem halk hem de turizm açısından büyük bir değer taşıdığını belirten Demir, önceki yıllarda tesislerin kendi arıtma sistemleri olduğunu ancak yetersiz kaldığını söylüyor. Günümüzde ise, tüm turistik işletmelerin belediyenin kanalizasyon altyapısına bağlanmasıyla kirliliğin azaldığını ancak nüfusun artmasıyla bu altyapıların yetersiz hale geldiğine dikkat çekiyor. Arıtma tesislerinin kapasitesinin artırılması ve düzenli bakımın yapılması, çevresel sorunların çözümünde kritik öneme sahip.
Turizm Sektörünün ve Girişimcilerin Zorlukları
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB) Denetim Kurulu Başkanı ve MTSO Meclis Üyesi Hakan Bayındır, deniz kirliliğinin turizm sektörüne olumsuz etkilerini detaylandırıyor. Rüzgar ve dalgaların kirliliği görsel olarak gizlediğine ancak, deniz durulduğunda gerçek durumun ortaya çıkacağına işaret ediyor. Bu durumda, sezonun kötü geçmesi ve turistlerin memnuniyetsizliği kaçınılmaz oluyor. Özellikle, Mısır Körfezi kaynaklı kirliliğin sürdüğü ve etkin takip mekanizmalarının yetersiz olduğu belirtiliyor. Bayındır, denizanası ve zehirli balıkların görüldüğü bu süreçte, deniz müsilajının büyük bir sorun haline geldiğini vurguluyor. Eğer bu sorunlar çözülmezse, bölgedeki turizm gelirlerinin ciddi şekilde kayba uğrayacağı ve bölgeyi terk eden turistlerin geri kazanılmasının çok zor olacağı endişesi taşıyor. Ayrıca, yerel yönetimler ve uzman kurumların, daha yoğun denetim ve hızlı müdahale ile bu sorunlara çözüm üretmesi gerektiğini belirtiyor.