Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Merkez Bankası’nın Faiz Kararı ve Ekonomik Gelişmeler

    Merkez Bankası’nın faiz kararı, ekonomik dengeleri nasıl etkileyecek? Bu içerikte, son gelişmeleri ve piyasalara yansımalarını detaylı bir şekilde inceleyerek, para politikalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini keşfedin.

    Merkez Bankası'nın faiz kararı, ekonomik dengeleri nasıl etkileyecek? Bu içerikte,

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), dün gerçekleştirdiği toplantıda kasım ayı faiz kararını açıkladı. Politika faizinin yüzde 50 seviyesinde sabit tutulması, piyasalarda çeşitli spekülasyonlara yol açtı. Ancak, açıklamada aralık ayında faiz indirimi olabileceğine dair verilen sinyal, hem yatırımcıları hem de ekonomistleri heyecanlandırdı. Bu durum, faiz indiriminin 2025 yılına kalmayacağına dair beklentileri de güçlendirdi.

    Deneyimli iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, bugün kendi blogunda yayımladığı yazısında, faiz indiriminin zamanına dair bazı öngörülerde bulundu. Eğilmez, PPK’nın 21 Kasım tarihli toplantısında yapılan açıklamada, geçmiş toplantılardaki metinlerden farklı ifadelerin bulunduğunu belirtti. Örneğin, bir önceki toplantıda enflasyonun ana eğiliminde bir artış gözlemlendiği vurgulanırken, bu sefer enflasyonun ana eğiliminde bir düşüş olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, maliye politikasının para politikasıyla daha fazla uyum içinde olduğu belirtilmesi, karar metninin belki de en önemli kısmıydı. Çünkü, daha önceki toplantılarda maliye politikasıyla ilgili hiçbir cümle yer almıyordu. TCMB yetkilileri, maliye politikasının para politikasını destekleyici bir biçimde yönetilmediğine dair üstü kapalı imalarda bulunmuşlardı.

    Üreticilerin ve Çalışanların Şikayetleri

    Eğilmez, ekonomideki daralma eğiliminin belirginleşmesiyle birlikte sanayicilerin, KOBİ yöneticilerinin ve esnafın şikayetlerinin de arttığını belirtiyor. Reel sektör olarak adlandırılan bu kesim, satışların düşmesi nedeniyle kârlarının azaldığını ifade ediyor. Bu bağlamda, asgari ücretin geçmiş enflasyona değil, beklenen enflasyona göre artırılması gerektiğini öne sürüyorlar. Aksi takdirde çalışan sayısını azaltmak zorunda kalacaklarını ifade ediyorlar. Öte yandan, asgari ücretliler, emekliler ve diğer ücretliler, aldıkları maaşlarla geçinmenin zor olduğunu ve en azından geçmiş enflasyon oranında bir artış talep ettiklerini dile getiriyorlar.

    Siyasetçilerin Tercihleri

    Eğilmez, yazısında Türk siyasetçilerinin büyüme ile enflasyon arasındaki uzun dönemli tercihinin büyümeden yana olduğunu vurguluyor. Kısa vadede enflasyonu düşürmeye yönelik önlemlere rıza gösterilse de, orta ve uzun vadede enflasyonla mücadeleyi bırakıp büyümeyi desteklemeye yöneliyorlar.

    Enflasyon Beklentileri

    Enflasyon, beklenildiği gibi düşmüyor. Henüz baz etkisi dışında belirgin bir düşüş eğilimi ortaya çıkmadı. Bu nedenle, baz etkisi olmadan bir düşüş sağlanmadan faizin indirilmesinin doğru bir yaklaşım olmadığı görülüyor. Anketlere dayanan beklentiler, enflasyonun hükümetin ve TCMB’nin tahmin ettiği seviyelere gerilemeyeceğini gösteriyor. Ayrıca, enflasyonu bahane ederek ücretlerdeki satın alma gücünün yeniden sağlanmaması, işçi kesimi için kabul edilebilir bir durum değil. Ancak, böyle bir artış reel sektörü canlandırıyor. Hükümet, bu iki taraflı baskı arasında sıkışmış durumda.

    Faiz İndirimi ve Asgari Ücret Artışı

    TCMB’nin, Hükümete destek sağlamak amacıyla aralık ayında faizi iki puan indirmesi, reel sektörü rahatlatabilir. Ocak ayında Hükümetin asgari ücreti yüzde 35 artırarak emekçilerin tepkisini bir nebze olsun azaltması ve böylelikle sermaye ile emeği asgari müşterekte buluşturması bekleniyor. Bu durum, sürpriz olmayacaktır.