Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu Oturumu
Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu’nda, ABD’de gerçekleştirilen başkanlık seçim sonuçlarının Avrupa Birliği (AB) – ABD ilişkilerine etkisi üzerine bir oturum düzenlendi. AB Komisyonu’nu temsil eden Josep Borrell, bu seçimlerin küresel dinamiklerde önemli bir değişim yaratacağını vurguladı ve bunun AB-ABD ilişkilerinde köklü değişikliklere yol açabileceğini ifade etti.
Borrell, Trump’ın kampanya döneminde verdiği mesajların, transatlantik ekonomileri ve ilişkileri zorlayıcı bir nitelik taşıdığına dikkat çekti. Ancak, Trump’ın iktidara gelmesiyle birlikte farklı bir politika izleyebileceği ihtimalinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda, geleceğe dair spekülasyon yapmanın yanıltıcı olabileceğini vurguladı. “Başkan Trump’ın hangi adımları atacağı konusunda kesin bir öngörüde bulunamam. Ancak, olası gelişmelere karşı hazırlıklı olmamız ve sakin bir şekilde tetikte durmamız gerekiyor. Arabanın farlarına yakalanmış bir geyik gibi felç olmamalıyız,” dedi.
Borrell, Trump’ın ilk döneminde Avrupa’nın savunma harcamalarında yaşanan yavaş artışa atıfta bulunarak, “Trump’ın yeniden seçilmesi, güvenliğimizi güçlendirmek ve kendi kaderimizi tayin etme gücünü elimize almak zorunda olduğumuzu açıkça ortaya koymalıdır,” ifadesini kullandı. Ayrıca, “Bu, dünyanın sonu değil, farklı bir dünyanın başlangıcıdır,” diyerek AB’yi yeni jeopolitik gerçeklere uyum sağlamaya teşvik etti.
Ukrayna ve NATO Üzerine Endişeler
Borrell, Trump yönetiminde Ukrayna’ya sağlanan ABD desteğinde olası değişikliklerle ilgili endişelerini dile getirerek, Avrupa’nın her koşulda Ukrayna’ya desteğini sürdürmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Avrupa’nın, dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen gelirlerin Ukrayna için kullanılmasına yönelik öneriyi yeniden gündeme getirmesi gerektiğini belirtti.
AB’nin savunma konusunda sadece NATO’ya bağımlı bir ekonomik birlik olarak kalmaması gerektiğini ifade eden Borrell, “Stratejik pusulamızı güçlendirip NATO’yu tamamlayıcı bir askeri rol üstlenmeliyiz. Avrupa’nın kendi güvenlik çıkarlarını bağımsız bir şekilde koruyabilmesini sağlamalıyız,” dedi. Yüksek Temsilci, “AB yalnızca ekonomik bir birlik değil, aynı zamanda siyasi bir birliktir ve savunma konularında da sorumluluklarımız bulunmaktadır. Bu durum sadece silah ve mühimmat üretimiyle ilgili değil; güvenliğimizi sonsuza dek başkalarına devredemeyiz,” diyerek Trump yönetimi karşısında bu yaklaşımın önemine dikkat çekti.
Milletvekilleri Arasındaki Görüş Ayrılıkları
Oturumda söz alan liberal ve merkez sağdan milletvekilleri, özellikle ticaret, güvenlik ve ekonomik işbirliği konularında ABD politikasında meydana gelebilecek değişikliklere dair endişelerini dile getirerek, Avrupa’nın ekonomik, askeri ve stratejik özerkliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundular. Yeni ABD yönetimi altında olası diplomatik değişimlere işaret eden milletvekilleri, Ukrayna’ya destek verilmesinin sürdürülmesi gerektiğini vurguladılar. Ayrıca, iklim değişikliği, Orta Doğu ve Çin ile ilişkiler gibi konularda yaşanabilecek fikir ayrılıklarına rağmen, Washington’un “stratejik ama temkinli bir yaklaşım” benimsemesi gerektiğini ifade ettiler.
Öte yandan, aşırı sağcı milletvekilleri Trump’ın seçimleri kazanmasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, “Ülkenin egemenliğini savunan” Trump’ın seçilmesinin Avrupa için bir örnek teşkil etmesi gerektiğini savundular.