Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Avusturya’da, hem mevcut hem de eski hükümet yetkilileri, NATO üyeliği konusunu daha şeffaf ve açık bir şekilde tartışmaya koyuldu. Avusturya Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger, “Tarafsızlık tek başına Avusturya’yı korumaz” diyerek, ülkenin savunma kapasitesini güçlendirmesi ve uluslararası güvenlik ortaklıklarını derinleştirmesi gerektiğini vurguladı. Bakan, halk ve parlamentoda NATO üyeliğine yönelik geniş bir desteğin henüz olmadığını kabul ederken, bu konuda açık ve yapıcı bir kamu tartışmasının faydalı olabileceğini belirtti.
Avusturya, 2. Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği ve Batılı güçlerle yapılan anlaşmalar sayesinde tarafsızlık ilkesini benimseyerek tam egemenliğini elde etmişti. NATO ÜYESİ OLMASA DA İŞBİRLİĞİNİ SÜRDÜRÜYOR Bu ülke, NATO üyesi olmamasına rağmen, Avrupa Birliği’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası kapsamında çeşitli barış misyonlarında aktif rol alıyor. Meinl-Reisinger’in ifadesiyle, “Tarafsızlık eylemsizlikle karıştırılmamalı. Saf olmamalıyız. ‘Kimseye dokunmazsak bize de kimse dokunmaz’ diyemeyiz. Dünya değişti.” Geçmiş yıllarda, Finlandiya ve İsveç gibi geleneksel tarafsız ülkeler tarihi bir karar alarak NATO üyeliği başvurusunda bulundu; Finlandiya Nisan 2023’te İttifak’ın 31. üyesi olurken, İsveç de Mart 2024’te resmen katıldı. Öte yandan, Ukrayna Eylül 2022’de hızlandırılmış NATO üyeliği için başvuruda bulundu, ancak bu süreçte somut bir ilerleme kaydedilmedi. Rusya, NATO’nun genişlemesini komşularına yönelik saldırganlığının gerekçesi olarak göstererek, Ukrayna’nın üyeliğine kalıcı bir yasak getirmeyi en önemli taleplerinden biri haline getirdi.