Çin’in Kritik Mineral İhracatını Sınırlandırması ve Amerikan Savunma Sanayisine Yansımaları
Savuma sanayi enformasyon şirketi Govini tarafından hazırlanan detaylı raporda, Çin’in ihracatını kısıtladığı ve kontrol altına aldığı kritik minerallerin, özellikle galyum, germanyum, tungsten ve tellür gibi elementlerin, ABD’nin savunma sistemlerinde ne kadar kritik bir rol oynadığı ortaya kondu. Bu mineraller, modern savaş teknolojilerinin temel bileşenleri arasında yer alıyor ve tedarik zincirlerinin kırılganlığı, ulusal güvenlik açısından büyük bir risk oluşturuyor.
Raporda, Amerikan savunma sanayisinin toplamda yaklaşık 1900 farklı silah sisteminde kullanılan kritik minerallerin tedarikinin büyük ölçüde Çin kaynaklı olduğu vurgulandı. Yapılan analizler, germanyumun %82,4, tellürün %91,2 oranında Çin menşeli olduğunu gösterirken, antimuanın ise yalnızca %19 oranında Çin dışından temin edilebildiğini ortaya koydu. Bu bağımlılık, özellikle askeri donanımlar ve hava araçları gibi yüksek teknolojili sistemlerde kritik öneme sahip.
Deniz Piyadeleri ve donanma birliklerinde bu minerallere olan bağımlılığın sırasıyla %61,7 ve %91,6 seviyelerine ulaşması dikkat çekti. Bu yüksek oranlar, Çin’in ekonomik ve siyasi yaptırımlarını kullanarak tedarik zincirlerini kontrol altına almasının, maliyetleri artırıp üretim takvimlerini geciktirebildiğini gösteriyor. Sonuç olarak, bu bağımlılık, savunma sanayisinin sürdürülebilirliği ve ulusal güvenlik stratejileri açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Kritik Minerallerin Savunma Sistemlerindeki Kullanım Alanları ve Önemi
- Antimuan: Zırh delici tank mühimmatlarında kullanılıyor ve savaş araçlarının dayanıklılığını artırıyor.
- Galyum: F-35 savaş uçaklarının füze uyarı sistemleri için kızıl ötesi odak düzlemi dizilerinde tercih ediliyor.
- Germanyum: Nükleer serpinti algılama sistemleri ve Javelin füzelerinin kızılötesi optiklerinde aktif olarak kullanılıyor.
- Tungsten: Zırh delici mühimmatın ana malzemesi olarak, yüksek yoğunluk ve dayanıklılık sağlıyor.
- Tellür: RQ-21 Blackjack insansız hava araçlarının termoelektrik jeneratörlerinde yer alıyor.
ABD’nin Çin’e Karşı Stratejik Bağımlılığı ve Güçlü Bir Uyarı
Raporda, Çin’in ihracat kontrolü ve kısıtlamalarıyla savunma sanayisinde kullanılan bu kritik minerallere olan bağımlılığın son 15 yılda %23,2 oranında arttığına dikkat çekildi. Bu gelişmeler, uluslararası politikaların ve ekonomik politikaların, savunma teknolojilerinin gelişimi üzerinde doğrudan etkili olabileceğine işaret ediyor.
“ABD, Çin’e karşı temel anlamda bağımlı bir konumda bulunuyor” ifadesiyle özetlenen rapor, siyasi söylemler ve ekonomik stratejilerin ötesinde, gerçek tedarik zincirlerinin kırılganlığını ortaya koyuyor. Bu nedenle, yerel üretim kapasitesinin artırılması ve stratejik stokların genişletilmesi önerileri ön plana çıkıyor.
Çin’in Nadir Elementler ve Nadir Topraklar Üzerindeki Kontrolü
Çin, ABD’nin teknolojik gelişmelerine ve çip endüstrisine karşı önlem almak amacıyla, galyum, germanyum ve antimuanın yanı sıra tungsten, tellür, bizmut, molibden ve indiyum gibi nadir elementlerin ihracatını kontrol altına aldı. Ayrıca, bu elementlerin ihracatını sınırlayan yasaklar, Çin’in küresel nadir topraklar pazarındaki hakimiyetini daha da pekiştirdi.
Çin’in bu stratejik hamleleri, küresel tedarik zincirlerinde kırılganlıkların artmasına neden olurken, dünya ekonomisinin ve savunma endüstrisinin bu nadir minerallere olan bağımlılığını gözler önüne seriyor. Çin, yaklaşık %90 oranında üretim yaptığı 17 grup nadir toprak elementini, ihracat kısıtlamalarıyla politik bir koz olarak kullanmayı sürdürüyor ve böylece küresel güç dengelerinde önemli bir aktör olmayı sürdürüyor.