ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da Tarihi Dini Etkinlikte Konuştu
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’ın geniş bahçesinde düzenlenen ve farklı dini topluluklardan din adamlarının katıldığı anlamlı bir imza töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Bu etkinlikte, Hristiyan, Yahudi ve Müslüman din liderleri bir araya gelerek, ülkenin dini özgürlükleri ve birliği adına ortak bir duruş sergiledi.
Trump, yaptığı konuşmada, Amerikan toplumunun temel yapıtaşlarından biri olarak dini değerlerin ve inançların, ülkenin sosyal ve kültürel dokusunun en önemli unsurları olduğunu dile getirdi. Kendisinin, Beyaz Saray’a tekrar dini değerleri ve inanç özgürlüğünü kazandırdığını ifade eden Trump, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Beyaz Saray’da şimdiye kadar böyle anlamlı bir etkinlik yapılmamıştı. Hiçbir başkan bu kadar cesurca dini özgürlükleri ve inançlara saygıyı ön plana çıkarmamıştı. Kilise ve devletin birbirinden ayrılması gerektiği yönündeki tartışmalar sürerken, biz şu anda bu ayrımı gözetmeksizin, dini inançların özgürce yaşanabileceği bir ortamı yeniden tesis ediyoruz.”
Trump, yeni başlatılan dini özgürlükler komisyonu ile birlikte, ABD’deki tüm dini toplulukların özgürce ibadet edebilmeleri ve inançlarını sürdürebilmeleri adına önemli adımlar attıklarını vurguladı. Ayrıca, özellikle antisemitizme karşı mücadeleye de büyük önem verdiklerini belirtti ve bu konuda kararlı olduklarının altını çizdi.
İlahi Dualar ve Sembolik Anlar
Etkinliğin sonunda, kürsüye sırasıyla bir Hristiyan papaz, bir Yahudi haham ve bir Müslüman din adamı çıktı ve dualar ederek, ülkenin barış, birlik ve refahı için dua ettiler. Özellikle, Amerikan Müslüman toplumunun önde gelen temsilcilerinden olan ve “İmam Habeş” olarak bilinen din adamı, ülkenin ve tüm dünyaların huzur ve güveni için anlamlı bir dua gerçekleştirdi.
Bu sembolik anların ardından, Başkan Trump, hazırlanan özel masaya oturarak, yeni dini özgürlükler ve inançların korunması amacıyla imza attığı başkanlık kararnamesini kamuoyuna duyurdu. Trump, bu kararnamenin, Amerika’nın dini çeşitliliğini ve özgürlüklerini güçlendirecek önemli bir adım olduğunu belirtti.